31 Mayıs 2018 Perşembe

Uyku

Lidya'yi uyutmayi hic sevmiyorum. Baslarken de sevmiyordum simdi daha da sevmedigimi idrak ettim.

Gunduz uykusunu hele... Ben de bebekken uyumayanlardanmisim. Bizim kiz uyuyor ama benim de agzima s.ciyor.

Ciddi anlamda salak bir donguye giren, artik oggg dedigim bir haldeyim.  Simdi yumus yumus bir sekilde " uyku egitimine karsiyim cinimmss." diyemeyecegim, yapamiyorum, cunku gotum yemiyo. Ne onu aglatmaya (cidden ne kafam ne yuregim kaldirmiyor), ne de ugrasmaya. Belki birkac gun tum enerjimle savasmam gerekecek ve sonrasi rengarenk unicorn diyari, bilemiyorum Altan ancak dedigim gibi. Olmiyiiirr.

Bu hafta sabah uyanmalari bok gibi oldu. En erken 7 gibi kalkan kiz kisisi birkac gundur 5.45 de uyaniyor. Vay bana vaylar bana. Bir de agliyor. Ki Lidya coskuyla uyanir.

3. uykuyu birakti, ben de bu durumu ona bagliyorum. Ancak ogle uykusu uzadi. Kesintilerle birlikte en az iki saat uyuyor. Aksam yatana kadar (7-7.30) kopek gibi uykusu geliyor ama denesem de uyumuyor, bu nedenle ben de bu durumu 3. uykuyu birakmaya yordum.

Ben daha 8 aydir Lidya'nin uykudan goz kapaklarinin agirlastigini gormedim. Kulagi cekistirir, gozunu yuzunu kasir, mizmizlanir, huysuzlasir... Ama yok, uyumaz. Kendi kendine uyumaz. Bebek arabasinda uyumaz, oto koltukta uyumaz, babada uyumaz, sallanarak uyumaz... Bir tek bende, memede veya omzumda uyur.

Tabii her yerim yamuk yumuk. Belim, boynum ve popom basi cekiyor. Bir ara dizlerim cok agriyordu, sanirim guncellendiler, artik sikinti cikarmiyorlar.

Ama her seyden once cok sikildim ya. Uyanistan kapanisa dek surrrekli birlikteyiz. Bari uyurken ayrilalim. Ya da uzun uyu da biz de uyuyalim. Yok. 35 dk 45 dk. Sonra uyan ve tekrar uyusun diye rituel allah rituel.

Biktim. Kendimi buyuyen yavrularini uzaklastirmak isteyen anne kedi gibi hissediyorum. Derdim yatagina birakayim da kendi uyusun da degil. Ben dururum yaninda, pispislarim, elini falan tutarim, operim hatta onunla uyurum, basini yanagini oksarim... Ama Lidya hicbirini istemiyor malesef. Emerken dahi sacini oksasam elimi cekiyor, pispis yapildigi zaman gozleri kocaman aciliyor, uyurken dokunulsa hemen uyaniyor. Yani alternatif ne yapsam pek basarili olamiyorum.  Butun gun onun uyku saatlerini ayarlamakla geciyor. Uykudayken de yanindan ayrilamadigim icin "Bi' dus yakamdan n'olursun!" dememe ramak kaldi. Bir de bu ara inanilmaz bana dustu. Ben yoksam kendi kendini idare ediyor ama diyelim ki ayak sesimi duydu, diyelim ki golgemi gordu. Kacarim yok, tirmanmaya basliyor.

Tam zamanli analik bazen bunaltiyor.
Bazen tek soylemek iastedigim kocaman bir BIKTIM demek oluyor.




27 Mayıs 2018 Pazar

Temiz gidaya ulasmak ve bir takim yeni trendler

Sekersiz yasam hareketine kibarca ara verdim. Kabacasini yazmak dahi istemiyorum cunku ipi bosalmis at gibi hareket ettim diyebilirim. Yaklasik iki ay kadar bir kez kaza ile lokma yemek disinda meyve sekeri haric hic seker tuketmedim. Sonra bir ara gozumun dondugu bir an oldu. Yedim. Fazla geldi ve rahatsiz etti. Sonra bir daha yedim. Sonra bir daha. En son uuuu beybi beybi its a vayld vorld seklinde cikolata kremasina daliyordum. Kocama da "Tereyagiylan ye." diye direktif veriyordum.

Motive olmam icin zaman gerek diye dusunerek haziran 1 baslangic diyerek bir zaman belirledim. Hadi insallah, bakalim.

Kizceyle birlikte eve giren bir takim urunlerin iceriginde degisiklik oldu. Zaten su seker meselesini de en cok bu yuzden noktalamak istiyorum. Once ornek ol, hesabi. Yumurta koyden, tavuk koyden bulamazsak marketteki organiginden (ikisi arasinda bile daglar kadar fark var, ananemin tavuklari organigi dover.), un siyez, pekmez soguk sikim, iste ne bileyim bilimum daha guvenilir sayilabilecek sekilde alisveris yapiyoruz. Guzel.

Derken dun marketten aldigimiz tarcinin cin tarcini oldugunu, icinde kanserojen madde bulunma halinin cok yuksek oldugunu, ustelik toz olaninin icine bilimum cesitli seyler katildigini okudum. Ceylon kabuk tarcin almak gerekirmis.

Hurmayi yemeden once firinlamak gerekirmis.

Baharatlari toz almamak gerekirmis.

Koyluden alinan sebze meyvedense ari uretim sertifikalilar daha guvenliymis.

Yedigimiz kuruyemislerde pestisit miktari kucumsenmeyecek duzeydeymis.

Kafayi yiyecegim. Sirf Lidya icin degil ya, kendimiz icin de. Yahu ne yiyecegiz, nasil yiyecegiz? Gida gercekten bu kadar tehlikeli mi? Yerken kendimi zehirliyormusum hissi inanilmaz kotu geliyor bana. Hadi organik bulduk aldik derken maasimizi sadece gidaya gommek de cok aci geliyor bana. Iyi gida sattigini iddia eden sosyal medya esnaflari da inanilmaz kasiyor beni. Al ulen al, hindistan cevizi onu da al, kuru porcini mantari da al, kilo kilo kuskonmaz al falan.

Bu arada an itibari ile euro 5.68. Adim adim hayatimizi karartiyorlar. Sene basinda Kanada icin pr basvurusunda bulunma karari almistik. Dil puanimizi biraz daha yukseltelim diye dil kursuna baslamistik. Hatta kocam yuksek lisansa kaydoldu sirf puan yukselsin diye. Sonra ben caydim. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya girebilirdik kuraya. Kendimiz icin ve Lidya icin sahane olurdu. Ama psikolog olarak gitmeyi benim totom yemedi. Cunku her seye sifirdan baslamamiz gerekti. Bu esnada abuk sabuk isler yapmamiz gerekti ve bu sekilde belki de yillar gececekti. Sanki burada hayat standardi muhtesemmis gibi orada garson olmayi belki de goze alamadim ben. Mesela bence su an kocam icinden bana cok sovuyordur, bok var cunku tr.de diye. Bok var mi bilmiyorum ama icten ice hak verirken kendimde o cesareti bulamiyorum. Sayisal alanda bir egitim almis olsaydik her sey cok daha kolay olurdu. Ama psikoloji oyle degil. Ve benim yeniden universite okuyacak enerjim yok. En azindan kizim bu kadar kucukken.

Haliyle yasam bu kadar pahalilasmis, Turkiye'de hayat keyifsizlesmis durumdayken bu neo akim egilimler beni ciddi manada kasmaya basladi. Gerci bu benim sorunum. Ama organikciligin gozu kor olsun, cocuguma da organik sertifikasiz bir sey yedirdigim zaman lan acaba yanlis mi yapiyorum hissi gelip bogrume de oturmasin istiyorum. Temiz ve guzel gidaya (bu bir temel ihtiyac.) kolayca ulasabilelim istiyorum. Pazardan bir sey alirken koylu bile kesmiyor beni cunku biliyorum ki koylu bilincli tarim yapmiyor. Anneannemden gelen bazi urunler disinda diger koylu zimbirtilarina guvenmiyorum.

Gidanin da modasi olur mu diyecegim ama oluyor iste.

Su bahceyi alsak da bi, kurtulsak keske.

Permakultur... Bir tek seni seviyorum.  ❤

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Yedinci ay



Altiyla yedi birbirine girdi.

Ek gida tam gaz. Genelde iki gevgevleyip devamini getirmiyor kizim ama olsun. Tadiyor. Ve masaya sivazliyor.

Tarhana corbasi ve yogurt. En favori ikilisi. Bunu bir kase bitirebiliyor.

Babababbabaaaaababaa, mammamamaamaa, dadaddadaaa seslerini cikariyor. Bah yapiyor ve agzini yuzunu yiyesim geliyor.

Desteksiz tutunup kendini kadiriyor. Tutunarak adim atmaya basladi. Emekleme calismalari da daha sekillendi. Popoyu kaldirip ilerlemeye calisiyor. Ama daha cok geri gidiyor.

Gunduz hala neredeyse bana yapisik uyuyor. Uyku dongusu tamamlandiktan sonra uykuya devam edemiyor. Bensiz uzatmasini saglayamadim bir turlu.

Zaman gectikce huzunleniyorum. Ise baslamak istemiyorum. Kizi kimseye vermek istemiyorum. Sanirim kv. kp. bakacak. Asla istemiyor, bakicidan da cok korkuyorum. Bu benim elimden alinmamali. Cocugumu buyutmek icin yasam tarzini sevmedigim birileri benim rolumu almamali. Cok uzuluyorum.

Disten haber yok. Dis beni ciddi manada korkutuyor.

Yorgunluk hic gecmiyor. Kroniklesen ve kaniksadigim agrilarim var. Boynum, omzum ve dizim. O kadar alistim ki sacma bir sekilde agrimadigi zaman sasiriyorum.

Gecen gece beslemek icin uyanmadim. Uyandim da, cok gec olmustu, o saatte de kalkip uykusunu bolmek istemedim. Aciksa belli eder herhalde diye dusundum. Hic uyanmadi. Ben uyudum mu? Hayir. Cunku sabaha karsi benim uykum kacti. Uyusana be kadin, kurgulayip kurgulayip ne diye kendini geriyorsun?!

Ben kendimi nispeten rahat ve sakin biri sanirdim. Meger pek de oyle degilmis. Ama sadece benimle ilgisi yok bunun, biliyorum. Surekli diken ustunde olmak, huzurluyum dedigim anlarda bile tetikte olmak, sadece kendimi dusunerek bir sey yapamamak... Bunlar hep annelik galiba. Lidya yeni dogdugu zaman "kaybettigim ozgurlugum" diye bir tanimlama yapmistim. O sanirim bir daha geri gelmeyecek.

Keske Izmir'de olabilseydim diyorum bu ara cokca. Ailem orada. Arkadaslarim orada. Sanki orada olsam gunu nasil doldururdum diye dusunmeyecegim, zaten spontane bir sekilde programlar olusacak gibi dusunuyorum. Burada ise gercekten dort gozle haftasonunu bekliyorum. Izmir bana da kizima da daha iyi gelirdi.  Keske ah, keske.


13 Mayıs 2018 Pazar

Anneler gunu 2018

Ig. Aysesworld

Gecen yil ne cok evzinmistim. Simdi herkes kutlayacak da, miy miy miy yapacaklar da, ne gerek varmisti da... Cok da bi nane olmamisti. Kocam bile kutladi diyemem.

Bu sene anneyim. Her nedense kendimi ozel hissediyorum. Cunku ilk kez anneyim, ilk kez bu gun benim icin de bir mana kazaniyor. Bir sey de bekledigimden degil ha, hediye istemiyorum, ihtiyac duydugum hicbir sey yok. Ben sadece gonlumun oksanmasini istiyorum. Iyi is cikardin... Yedi aydir cok iyi gidiyorsun... Iyi ki anne olmussun. DUR SENIN YUKUNU PAYLASAYIM! Tek, biricik istegim bu. Bu idi. Ve kimseden degil, kocamdan bekliyorum bunu. Cunku es, cunku baba...

Bana hediye almis. Bir ayakkabi. Belki olaylara onun acisindan baksak bir milyon hakli argumani vardir. Bakamiyorum.

Her zamanki gibi sabah Lidya uyandi, kalktim. Besledim, temizledim, oynadim, ilk gunduz uykusunu uyuttum. Kocami ellemedim, biraz daha uyusun. Enerjim var, keyfim iyi.

Sonra Lidya uyandi. O sirada ben mutfakta bulasik makinesini bosaltiyordum. Sanirim kocam da sese uyandi. Pit pit geldi. Sonra kizi aldik iki agucuk gugucuk, tamam. Sonra bir baktim YINE mutfakta ben kostura kostura kahvalti hazirlamaya calisirken Lidya hoppala icinde ciglik atiyor, kocam yok. Iceri gittim baktim. Beyimiz iki seksen uzanmis en buyuk asklarindan biri ile (tv) meskediyor. 11e kadar uyumustunuz halbuki, bu neyin gevsekligi, hayirdir?

Bunu icimden cokca soyluyorum. Bu kez disimdan tepkimi belli ettim. Ya, dedim, benim yanimda olsan, iki tabak cikarsan, dolaptan bir seyler alsan, yardimci olsan... Gene basladin sen dercesine agzini yuzunu kipirdatti. Cok uzuluyorum, dedim.  Ben de, dedi. Ben zaten aglamaya basladim. Dun de ayni sey oldu. Hep ayni sey oluyor. Bari kizla tamamen ilgilen. Iki hop hop yapip bana geri satma. Bezini degistirmek gerektiginde sen yap. Beni cagirma.

Ustelik bugun anneler gunu. Ince dusun. Bu kadinin en cok neye ihtiyaci vardir diye bir sor kendine. Hala anlayamadin, sen bu evdeki isleri kolaylastirirsan ben de sana o kadar cabuk gelecegim, sunu bi kalin kafana sokamadin...

Bunlari diyemedim tabii. Kavga etmeyi ve istedigi seyleri dile getirmeyi bilmeyen biri olarak diyemedim.

Agladim. Agliyorum. Benim agladigimi gorunce daha da bozuldu bu. Ve boylece ilk anneler gunum olarak defterime yazacagim sahane bir anim oldu.

Midem agriyor. Ve tansiyonum hic iyi degil. Kirilip dokulmeleri hic sevmiyorum. Iliskideki catlaklari da. Birkac kez dusundum, gitsem sarilip opsem duzelir, en azindan yumusar ortam. Ama benim kalbim catirdiyor her seferinde. Bu defa ben toplamak istemiyorum.

Ve bu kez, ikimizi degil, Lidya'nin bu durumdan nasil etkilenecegini dusunuyorum.

Yakinda dogum yapacak bir arkadasim var. Kocasi su anda yemekten utuye her seyi yapiyor. Ben gebeligin son haftasinda perde asiyordum. Soylesene diyor bir de! Iyi de sen bi fark etmeyi denesen? Cunku o makine durali yarim saat oldu!

Ben hata yapiyorum, cok hata yapiyorum.

Kayinvalidenin de ellerinden opuyor, kulaklarini cinlatiyor, saygilar sunuyorum.Kendini karpuz sanan bir oglan yetistirdigi icin.

Anneler gununuz kutlu olsun.