17 Haziran 2018 Pazar

Babalar gunu 2018

Yazip yazmamak arasinda kaldim. Ama istiyorum, yazacagim.
Esim hakkinda yakindigim cokca sey olsa da, genelde ev isleri paylasimi ile ilgili seyler, sayabilecegimden cok fazla artisi olan biri o. Sevgisine suphem yok. Bana da, kizina da ve hatta kedimize de.
Ben evlendigimde inat edip cekirdek aile olmaya calisiyordum. Buyuklere gerek yok, sen ben bizim oglan yeterliydi. Aslinda hala fikren ayni kafadayim. Benim icin kendi kucuk ailemden daha onemlisi yok.

Malesef.

Babami seviyorum. Ama o kadar. Dusunuyorum, ne ozel bir animiz var adam akilli, ne ben onun kucuk kizi gibi hissettim, ne onun tarafindan koruma altinda oldugumj hissettim... Cogunlukla babam benim icin hayatimdaki gerginliklerin en buyuk kaynagiydi. Siginacagim yer olmaktansa kacinacagim bir yerdi baba yani. Lise sinavlarina hazirlanirken evden gidebilmek icin yatili fen lisesi tercihleri yapmaya calisiyordum. Gidemedim tabii, o kadar caliskan degilmisim. Isin ozu hep evden gitme istegim vardi.

Cok travmatize edilmediyse her cocuk ailesinin kendisini sevdigini bilir. Sunu kabullenir; seviyor ama gosteremiyor. Peki. Ama acikcasi otuz yasimdaki Pinar olarak hele ki bir cocuk annesi olduktan sonra, kocami, baska babalari daha farkli gozle gordukten sonra bu naneyi yutmus gibi davranamayacagimi anladim.

Icinden, cok derinlerden seviyor olabilir. Cok ozverili biri, asla bunu irdelemem bak. Ama sevgi daha baskaymis ya. Uzaktan sevmek diye bir seyi kabul edemiyorum cunku sevgi disari tasan bir sey, durduramaz ki insan onu, ben Lidya'ya durduramiyorum, kocam da. Babam madem seviyorsa nasil durduruyor bunu diye dusunuyorum, aklim kesmiyor.

Babam mezuniyetime onu davet etmedigimi soyleyerek gelmedi. Ilkokul mezuniyeti degil, universite. Ustelik ayni sehirde, Izmir'de. Nişan gunu cilginca kavga ettik, cok aglatti beni, neden suslerimi kendim hazirliyormusum, haziri varmis daha kolaymis. Ayda bir kez onlarin yanina gidiyoruz benim egitimim icin, kocam butun pazar evde oluyor, babam dagcilik klubunde yuruyuslere gidiyor. Bir defa da demedi, bugun de damatla oturayim. Hadi gel biraz sohbet edelim diyemedik cunku hep vaaz verdi. Ne bana ne kardesime "Siz iyisiniz, tamamsiniz, basarilisiniz, kiymetlisiniz." mesaji vermedi. Hep eksiktik. Ben cazgirim ona karsi. Ama kardesim erkek ve iliski oruntusu baska dinamikler barindiriyor. Bizle, yetiskin halimizle hic adam gibi sosyallesmeye calistigini hatirlamiyorum, belki de artik ben de acimasiz davraniyorum ve bir yerde kiriliyor bu, bilemiyorum. Ilk anneler gunumdu, kutlamadi.

Dun annemle otururken ona buyukanne/buyukbabalarla olan iliskim hakkinda bir seyler soyledim. Benim onlarla da yakin bir iliskim olmadi. Kendimi sorumlu tutuyordum. Ama goruyorum ki bu iliskinin yonunu, boyutunu belirleyen kisi yetiskin olan. Cocuk bunu model aliyor. Anneme de Lidya icin bir uyari verdim. Nasil davranirsaniz o da size oyle davranacak diye.

Cunku Lidya dogdugundan beri onu gormek icin ozel olarak o kadar az geldiler ki gelecekte de boyle olursa anneanne ve dede onun icin uzakta var olan insanlar olarak kalacak.

Bugun yine bir komsumuz bizdeydi, Ahmet Amca diyelim. Ben de Lidya'ya kahvalti yaptiriyordum. Babam da balkonda dolaniyordu. Lidya surekli onu takip etti. Ahmet Amca da fark edip "Aa dede nerede, dede, nerdeymis Lidya'nin dedesi?" gibi seyler soyledi. En sonunda adam isyan etti. "Yahu bir baksana su cocuga, deminden beri seni takip ediyor." diye.

Bence Lidya'yi da herhangi bir cocuktan daha cok sevmiyor. Hatta komsu cocugu daha cok ilgi gorebilir ondan. Kendime degil ama Lidya'ya uzuluyorum.

Bunun yaninda kocamin kizimla iliskisini cok seviyorum. Benimle oldugundan daha cok egleniyor Lidya onunla. Oyun arkadasi, kudurma arkadasi... Onlar kahkaha atarken cok sicak hissediyorum evimizi.

Cocukken babamla yattigimiz zamanlari animsiyorum. Ama ertesi gunune genelde penadur vurulmaya gittigim icin aninin sonu guzel bitmiyor.

Babamin da kendince cok seyler yuzunden kalbi kirik. Anne baba yaklasimlari cok sacma ve eksik. O da ancak bu kadar yumusatabiliyor kendini demek ki. Ama pd. de ogrendigim bir sey var: Bu benim yukum degil. Istedigi an yardima hazirim ama bu hali ile degil.

Simdi babalar gununde, Lidya buyudukce cocuklugumu da buyuten ben, babamla ilgili de eksikleri gordukce cok uzuntu duyuyorum.

Kizimin babasi onu sevdigi ve gosterdigi icin sansli hissediyorum.

Kutlu olsun.


12 Haziran 2018 Salı

Bir An

Bugun sabah Lidya'ya kahvalti yaptirirken (genelde kendisi de oldukca sey tirtikliyor belevemsi bir seyler ama bu sabah resmen ben yaptiriyordum) gorevime odaklanmis bir calisan gibi duygumu isin icine katmadan "hadi"lemeye basladim.

Agzini acmadi. Basini cevirdi. Mizirdandi. Aglamakli oldu.

Normalde israr etmem. Tamam der, elini yuzunu siler "Doydummmm!" rutini yapar mama sandalyesinden kaldiririm. Bugun oyle yapmadim. Israr ettim. Birkac gundur pek yiyesi yok. Var bir kazintisi. Israrim biraz da bu yuzden. Ac kalmasin bu cocuk!

Ben israr ettikce o inat etti. Biraz sesim yukseldi. Durdu. Bana bakti bakti bakti... O kadar derin bir sekilde, anlamaya calisarak, ne oldugunu bulmaya calisarak gozumun ta icine bakti ki o an yine dumur oldugum anlardan biriydi. Yine kalbini kirdim cocugun diye ic gecirdim. En sevmedigim zamanlar.

Tamam deyip kaldirdim sandalyesinden.

Meger kaka yapmis. Ben anlamamisim. Cocugum da ne yapsin, once mizildayarak sonra ellerini bana uzatarak, en son da aglayarak bana anlatmaya calismis. Ama anasi anlamamis.

Ona kizdigim zamandaki bakisi var ya, o bakis beni anlamadin bakisi. Sesimi duymadin, ihtiyacimi gormedin, neden boyle yaptin bakisi. Ve hayal kirikligi bakisi.

Icime oturdu. Neyse ki cabuk toparladim ama o bakisi kolay kolay unutabilir miyim, bilmiyorum.

Ah be kuzu. Konusamamak ne kotu.

Gerci konusabilsek ne... Bazen konussak da duymuyoruz ya birbirimizi.

Dinlemek zor zanaat. Hakkiyla dinleyebilmek...