Merhaba blog, nasilsin?
Gebelik bitti, analik rayina oturdu, e tatil falan da girla... Unuttun tabi buralari, desen, hakkindir.
Bir garip hallerdeyim blog. Bir an geliyor assiri sevgi dolu, umit doluyum. Bir an geliyor karalar baglayip nefret duygumu korukluyorum. Boyle yazinca bu uctan uca evrilmeler ruh sagligi problemi gibi gorunse de gunluk yasam olaylari ile sekillenen seyler aslinda.
Soyle ki, is yerindeki oda arkadasim beni Bimere sikayet etti. Etmis. Onun isleriyle ugrasiyorum, keyfim kacik, tadim tuzum gidiyor bu yuzden. Bayramdan sonra ne halim varsa gorecegim sanirim. Bakalim.
Bir yandan da terapist olmaya bir adim daha yaklastim. Ucretsiz izin buna yarayacak gibi. Az kaldi, sik disini Pinar.
Bir projem var, "bos buldugun yere agac dik!" Terapi grubundaki arkadaslarimin da anildigi minik bir orman yaratma surecindeyim. Ilk agacimi diktim bile. Nasil iyi hissettirdi, anlatamam. Simdi de cekirdeklerden ve surgunlerden fidan yetistirme cabasi icindeyim. Cok seviyorum. Cok egleniyorum.
Bu gelgit yasantilar icinde dunya iyi mi kotu mu, ben iyi miyim kotu muyum, allak bullak oluyorum. Kizima bok gibi bir yerdesin algisi yaratmak istemiyorum. Aksine, dokunabilirsin, dokun, bu evren senin, degerli kil demek istiyorum. Yureklerimizi iyilestirip oyle yola devam edelim istiyorum. Buyuk resimdeki agaci, hayvani, dogali bulup ona kiymet verelim istiyorum, uc bes paraya aldigimiz pantolona degil. Kizim da oyle olsun istiyorum.
Tabi butun bu duygu seli icindeyken kimse beni isirmasin istiyorum. Uzuluyor, sinirleniyorum.
Lidya buyuyor, cok hizli. Onunla buyuyen biz icin de, daha iyi bir dunya yaratmaya calisiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder