1 Temmuz 2018 Pazar

Sekizinci ay


Yine zamaninda yazamadigim bir doneme denk geldim. Zihnim de bana bazi oyunlar oynuyor, ne, hangi ayda olmustu, animsayamiyorum.
Bu yuzden kisaca;

Bu ayin bombasi emeklemek!
Fiti fiti fiti pesimde dolasiyor kizim artik.

Ya da ben onun pesinde dolasiyorum mu demeliyim, bilemedim...


17 Haziran 2018 Pazar

Babalar gunu 2018

Yazip yazmamak arasinda kaldim. Ama istiyorum, yazacagim.
Esim hakkinda yakindigim cokca sey olsa da, genelde ev isleri paylasimi ile ilgili seyler, sayabilecegimden cok fazla artisi olan biri o. Sevgisine suphem yok. Bana da, kizina da ve hatta kedimize de.
Ben evlendigimde inat edip cekirdek aile olmaya calisiyordum. Buyuklere gerek yok, sen ben bizim oglan yeterliydi. Aslinda hala fikren ayni kafadayim. Benim icin kendi kucuk ailemden daha onemlisi yok.

Malesef.

Babami seviyorum. Ama o kadar. Dusunuyorum, ne ozel bir animiz var adam akilli, ne ben onun kucuk kizi gibi hissettim, ne onun tarafindan koruma altinda oldugumj hissettim... Cogunlukla babam benim icin hayatimdaki gerginliklerin en buyuk kaynagiydi. Siginacagim yer olmaktansa kacinacagim bir yerdi baba yani. Lise sinavlarina hazirlanirken evden gidebilmek icin yatili fen lisesi tercihleri yapmaya calisiyordum. Gidemedim tabii, o kadar caliskan degilmisim. Isin ozu hep evden gitme istegim vardi.

Cok travmatize edilmediyse her cocuk ailesinin kendisini sevdigini bilir. Sunu kabullenir; seviyor ama gosteremiyor. Peki. Ama acikcasi otuz yasimdaki Pinar olarak hele ki bir cocuk annesi olduktan sonra, kocami, baska babalari daha farkli gozle gordukten sonra bu naneyi yutmus gibi davranamayacagimi anladim.

Icinden, cok derinlerden seviyor olabilir. Cok ozverili biri, asla bunu irdelemem bak. Ama sevgi daha baskaymis ya. Uzaktan sevmek diye bir seyi kabul edemiyorum cunku sevgi disari tasan bir sey, durduramaz ki insan onu, ben Lidya'ya durduramiyorum, kocam da. Babam madem seviyorsa nasil durduruyor bunu diye dusunuyorum, aklim kesmiyor.

Babam mezuniyetime onu davet etmedigimi soyleyerek gelmedi. Ilkokul mezuniyeti degil, universite. Ustelik ayni sehirde, Izmir'de. Nişan gunu cilginca kavga ettik, cok aglatti beni, neden suslerimi kendim hazirliyormusum, haziri varmis daha kolaymis. Ayda bir kez onlarin yanina gidiyoruz benim egitimim icin, kocam butun pazar evde oluyor, babam dagcilik klubunde yuruyuslere gidiyor. Bir defa da demedi, bugun de damatla oturayim. Hadi gel biraz sohbet edelim diyemedik cunku hep vaaz verdi. Ne bana ne kardesime "Siz iyisiniz, tamamsiniz, basarilisiniz, kiymetlisiniz." mesaji vermedi. Hep eksiktik. Ben cazgirim ona karsi. Ama kardesim erkek ve iliski oruntusu baska dinamikler barindiriyor. Bizle, yetiskin halimizle hic adam gibi sosyallesmeye calistigini hatirlamiyorum, belki de artik ben de acimasiz davraniyorum ve bir yerde kiriliyor bu, bilemiyorum. Ilk anneler gunumdu, kutlamadi.

Dun annemle otururken ona buyukanne/buyukbabalarla olan iliskim hakkinda bir seyler soyledim. Benim onlarla da yakin bir iliskim olmadi. Kendimi sorumlu tutuyordum. Ama goruyorum ki bu iliskinin yonunu, boyutunu belirleyen kisi yetiskin olan. Cocuk bunu model aliyor. Anneme de Lidya icin bir uyari verdim. Nasil davranirsaniz o da size oyle davranacak diye.

Cunku Lidya dogdugundan beri onu gormek icin ozel olarak o kadar az geldiler ki gelecekte de boyle olursa anneanne ve dede onun icin uzakta var olan insanlar olarak kalacak.

Bugun yine bir komsumuz bizdeydi, Ahmet Amca diyelim. Ben de Lidya'ya kahvalti yaptiriyordum. Babam da balkonda dolaniyordu. Lidya surekli onu takip etti. Ahmet Amca da fark edip "Aa dede nerede, dede, nerdeymis Lidya'nin dedesi?" gibi seyler soyledi. En sonunda adam isyan etti. "Yahu bir baksana su cocuga, deminden beri seni takip ediyor." diye.

Bence Lidya'yi da herhangi bir cocuktan daha cok sevmiyor. Hatta komsu cocugu daha cok ilgi gorebilir ondan. Kendime degil ama Lidya'ya uzuluyorum.

Bunun yaninda kocamin kizimla iliskisini cok seviyorum. Benimle oldugundan daha cok egleniyor Lidya onunla. Oyun arkadasi, kudurma arkadasi... Onlar kahkaha atarken cok sicak hissediyorum evimizi.

Cocukken babamla yattigimiz zamanlari animsiyorum. Ama ertesi gunune genelde penadur vurulmaya gittigim icin aninin sonu guzel bitmiyor.

Babamin da kendince cok seyler yuzunden kalbi kirik. Anne baba yaklasimlari cok sacma ve eksik. O da ancak bu kadar yumusatabiliyor kendini demek ki. Ama pd. de ogrendigim bir sey var: Bu benim yukum degil. Istedigi an yardima hazirim ama bu hali ile degil.

Simdi babalar gununde, Lidya buyudukce cocuklugumu da buyuten ben, babamla ilgili de eksikleri gordukce cok uzuntu duyuyorum.

Kizimin babasi onu sevdigi ve gosterdigi icin sansli hissediyorum.

Kutlu olsun.


12 Haziran 2018 Salı

Bir An

Bugun sabah Lidya'ya kahvalti yaptirirken (genelde kendisi de oldukca sey tirtikliyor belevemsi bir seyler ama bu sabah resmen ben yaptiriyordum) gorevime odaklanmis bir calisan gibi duygumu isin icine katmadan "hadi"lemeye basladim.

Agzini acmadi. Basini cevirdi. Mizirdandi. Aglamakli oldu.

Normalde israr etmem. Tamam der, elini yuzunu siler "Doydummmm!" rutini yapar mama sandalyesinden kaldiririm. Bugun oyle yapmadim. Israr ettim. Birkac gundur pek yiyesi yok. Var bir kazintisi. Israrim biraz da bu yuzden. Ac kalmasin bu cocuk!

Ben israr ettikce o inat etti. Biraz sesim yukseldi. Durdu. Bana bakti bakti bakti... O kadar derin bir sekilde, anlamaya calisarak, ne oldugunu bulmaya calisarak gozumun ta icine bakti ki o an yine dumur oldugum anlardan biriydi. Yine kalbini kirdim cocugun diye ic gecirdim. En sevmedigim zamanlar.

Tamam deyip kaldirdim sandalyesinden.

Meger kaka yapmis. Ben anlamamisim. Cocugum da ne yapsin, once mizildayarak sonra ellerini bana uzatarak, en son da aglayarak bana anlatmaya calismis. Ama anasi anlamamis.

Ona kizdigim zamandaki bakisi var ya, o bakis beni anlamadin bakisi. Sesimi duymadin, ihtiyacimi gormedin, neden boyle yaptin bakisi. Ve hayal kirikligi bakisi.

Icime oturdu. Neyse ki cabuk toparladim ama o bakisi kolay kolay unutabilir miyim, bilmiyorum.

Ah be kuzu. Konusamamak ne kotu.

Gerci konusabilsek ne... Bazen konussak da duymuyoruz ya birbirimizi.

Dinlemek zor zanaat. Hakkiyla dinleyebilmek...

31 Mayıs 2018 Perşembe

Uyku

Lidya'yi uyutmayi hic sevmiyorum. Baslarken de sevmiyordum simdi daha da sevmedigimi idrak ettim.

Gunduz uykusunu hele... Ben de bebekken uyumayanlardanmisim. Bizim kiz uyuyor ama benim de agzima s.ciyor.

Ciddi anlamda salak bir donguye giren, artik oggg dedigim bir haldeyim.  Simdi yumus yumus bir sekilde " uyku egitimine karsiyim cinimmss." diyemeyecegim, yapamiyorum, cunku gotum yemiyo. Ne onu aglatmaya (cidden ne kafam ne yuregim kaldirmiyor), ne de ugrasmaya. Belki birkac gun tum enerjimle savasmam gerekecek ve sonrasi rengarenk unicorn diyari, bilemiyorum Altan ancak dedigim gibi. Olmiyiiirr.

Bu hafta sabah uyanmalari bok gibi oldu. En erken 7 gibi kalkan kiz kisisi birkac gundur 5.45 de uyaniyor. Vay bana vaylar bana. Bir de agliyor. Ki Lidya coskuyla uyanir.

3. uykuyu birakti, ben de bu durumu ona bagliyorum. Ancak ogle uykusu uzadi. Kesintilerle birlikte en az iki saat uyuyor. Aksam yatana kadar (7-7.30) kopek gibi uykusu geliyor ama denesem de uyumuyor, bu nedenle ben de bu durumu 3. uykuyu birakmaya yordum.

Ben daha 8 aydir Lidya'nin uykudan goz kapaklarinin agirlastigini gormedim. Kulagi cekistirir, gozunu yuzunu kasir, mizmizlanir, huysuzlasir... Ama yok, uyumaz. Kendi kendine uyumaz. Bebek arabasinda uyumaz, oto koltukta uyumaz, babada uyumaz, sallanarak uyumaz... Bir tek bende, memede veya omzumda uyur.

Tabii her yerim yamuk yumuk. Belim, boynum ve popom basi cekiyor. Bir ara dizlerim cok agriyordu, sanirim guncellendiler, artik sikinti cikarmiyorlar.

Ama her seyden once cok sikildim ya. Uyanistan kapanisa dek surrrekli birlikteyiz. Bari uyurken ayrilalim. Ya da uzun uyu da biz de uyuyalim. Yok. 35 dk 45 dk. Sonra uyan ve tekrar uyusun diye rituel allah rituel.

Biktim. Kendimi buyuyen yavrularini uzaklastirmak isteyen anne kedi gibi hissediyorum. Derdim yatagina birakayim da kendi uyusun da degil. Ben dururum yaninda, pispislarim, elini falan tutarim, operim hatta onunla uyurum, basini yanagini oksarim... Ama Lidya hicbirini istemiyor malesef. Emerken dahi sacini oksasam elimi cekiyor, pispis yapildigi zaman gozleri kocaman aciliyor, uyurken dokunulsa hemen uyaniyor. Yani alternatif ne yapsam pek basarili olamiyorum.  Butun gun onun uyku saatlerini ayarlamakla geciyor. Uykudayken de yanindan ayrilamadigim icin "Bi' dus yakamdan n'olursun!" dememe ramak kaldi. Bir de bu ara inanilmaz bana dustu. Ben yoksam kendi kendini idare ediyor ama diyelim ki ayak sesimi duydu, diyelim ki golgemi gordu. Kacarim yok, tirmanmaya basliyor.

Tam zamanli analik bazen bunaltiyor.
Bazen tek soylemek iastedigim kocaman bir BIKTIM demek oluyor.




27 Mayıs 2018 Pazar

Temiz gidaya ulasmak ve bir takim yeni trendler

Sekersiz yasam hareketine kibarca ara verdim. Kabacasini yazmak dahi istemiyorum cunku ipi bosalmis at gibi hareket ettim diyebilirim. Yaklasik iki ay kadar bir kez kaza ile lokma yemek disinda meyve sekeri haric hic seker tuketmedim. Sonra bir ara gozumun dondugu bir an oldu. Yedim. Fazla geldi ve rahatsiz etti. Sonra bir daha yedim. Sonra bir daha. En son uuuu beybi beybi its a vayld vorld seklinde cikolata kremasina daliyordum. Kocama da "Tereyagiylan ye." diye direktif veriyordum.

Motive olmam icin zaman gerek diye dusunerek haziran 1 baslangic diyerek bir zaman belirledim. Hadi insallah, bakalim.

Kizceyle birlikte eve giren bir takim urunlerin iceriginde degisiklik oldu. Zaten su seker meselesini de en cok bu yuzden noktalamak istiyorum. Once ornek ol, hesabi. Yumurta koyden, tavuk koyden bulamazsak marketteki organiginden (ikisi arasinda bile daglar kadar fark var, ananemin tavuklari organigi dover.), un siyez, pekmez soguk sikim, iste ne bileyim bilimum daha guvenilir sayilabilecek sekilde alisveris yapiyoruz. Guzel.

Derken dun marketten aldigimiz tarcinin cin tarcini oldugunu, icinde kanserojen madde bulunma halinin cok yuksek oldugunu, ustelik toz olaninin icine bilimum cesitli seyler katildigini okudum. Ceylon kabuk tarcin almak gerekirmis.

Hurmayi yemeden once firinlamak gerekirmis.

Baharatlari toz almamak gerekirmis.

Koyluden alinan sebze meyvedense ari uretim sertifikalilar daha guvenliymis.

Yedigimiz kuruyemislerde pestisit miktari kucumsenmeyecek duzeydeymis.

Kafayi yiyecegim. Sirf Lidya icin degil ya, kendimiz icin de. Yahu ne yiyecegiz, nasil yiyecegiz? Gida gercekten bu kadar tehlikeli mi? Yerken kendimi zehirliyormusum hissi inanilmaz kotu geliyor bana. Hadi organik bulduk aldik derken maasimizi sadece gidaya gommek de cok aci geliyor bana. Iyi gida sattigini iddia eden sosyal medya esnaflari da inanilmaz kasiyor beni. Al ulen al, hindistan cevizi onu da al, kuru porcini mantari da al, kilo kilo kuskonmaz al falan.

Bu arada an itibari ile euro 5.68. Adim adim hayatimizi karartiyorlar. Sene basinda Kanada icin pr basvurusunda bulunma karari almistik. Dil puanimizi biraz daha yukseltelim diye dil kursuna baslamistik. Hatta kocam yuksek lisansa kaydoldu sirf puan yukselsin diye. Sonra ben caydim. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya girebilirdik kuraya. Kendimiz icin ve Lidya icin sahane olurdu. Ama psikolog olarak gitmeyi benim totom yemedi. Cunku her seye sifirdan baslamamiz gerekti. Bu esnada abuk sabuk isler yapmamiz gerekti ve bu sekilde belki de yillar gececekti. Sanki burada hayat standardi muhtesemmis gibi orada garson olmayi belki de goze alamadim ben. Mesela bence su an kocam icinden bana cok sovuyordur, bok var cunku tr.de diye. Bok var mi bilmiyorum ama icten ice hak verirken kendimde o cesareti bulamiyorum. Sayisal alanda bir egitim almis olsaydik her sey cok daha kolay olurdu. Ama psikoloji oyle degil. Ve benim yeniden universite okuyacak enerjim yok. En azindan kizim bu kadar kucukken.

Haliyle yasam bu kadar pahalilasmis, Turkiye'de hayat keyifsizlesmis durumdayken bu neo akim egilimler beni ciddi manada kasmaya basladi. Gerci bu benim sorunum. Ama organikciligin gozu kor olsun, cocuguma da organik sertifikasiz bir sey yedirdigim zaman lan acaba yanlis mi yapiyorum hissi gelip bogrume de oturmasin istiyorum. Temiz ve guzel gidaya (bu bir temel ihtiyac.) kolayca ulasabilelim istiyorum. Pazardan bir sey alirken koylu bile kesmiyor beni cunku biliyorum ki koylu bilincli tarim yapmiyor. Anneannemden gelen bazi urunler disinda diger koylu zimbirtilarina guvenmiyorum.

Gidanin da modasi olur mu diyecegim ama oluyor iste.

Su bahceyi alsak da bi, kurtulsak keske.

Permakultur... Bir tek seni seviyorum.  ❤

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Yedinci ay



Altiyla yedi birbirine girdi.

Ek gida tam gaz. Genelde iki gevgevleyip devamini getirmiyor kizim ama olsun. Tadiyor. Ve masaya sivazliyor.

Tarhana corbasi ve yogurt. En favori ikilisi. Bunu bir kase bitirebiliyor.

Babababbabaaaaababaa, mammamamaamaa, dadaddadaaa seslerini cikariyor. Bah yapiyor ve agzini yuzunu yiyesim geliyor.

Desteksiz tutunup kendini kadiriyor. Tutunarak adim atmaya basladi. Emekleme calismalari da daha sekillendi. Popoyu kaldirip ilerlemeye calisiyor. Ama daha cok geri gidiyor.

Gunduz hala neredeyse bana yapisik uyuyor. Uyku dongusu tamamlandiktan sonra uykuya devam edemiyor. Bensiz uzatmasini saglayamadim bir turlu.

Zaman gectikce huzunleniyorum. Ise baslamak istemiyorum. Kizi kimseye vermek istemiyorum. Sanirim kv. kp. bakacak. Asla istemiyor, bakicidan da cok korkuyorum. Bu benim elimden alinmamali. Cocugumu buyutmek icin yasam tarzini sevmedigim birileri benim rolumu almamali. Cok uzuluyorum.

Disten haber yok. Dis beni ciddi manada korkutuyor.

Yorgunluk hic gecmiyor. Kroniklesen ve kaniksadigim agrilarim var. Boynum, omzum ve dizim. O kadar alistim ki sacma bir sekilde agrimadigi zaman sasiriyorum.

Gecen gece beslemek icin uyanmadim. Uyandim da, cok gec olmustu, o saatte de kalkip uykusunu bolmek istemedim. Aciksa belli eder herhalde diye dusundum. Hic uyanmadi. Ben uyudum mu? Hayir. Cunku sabaha karsi benim uykum kacti. Uyusana be kadin, kurgulayip kurgulayip ne diye kendini geriyorsun?!

Ben kendimi nispeten rahat ve sakin biri sanirdim. Meger pek de oyle degilmis. Ama sadece benimle ilgisi yok bunun, biliyorum. Surekli diken ustunde olmak, huzurluyum dedigim anlarda bile tetikte olmak, sadece kendimi dusunerek bir sey yapamamak... Bunlar hep annelik galiba. Lidya yeni dogdugu zaman "kaybettigim ozgurlugum" diye bir tanimlama yapmistim. O sanirim bir daha geri gelmeyecek.

Keske Izmir'de olabilseydim diyorum bu ara cokca. Ailem orada. Arkadaslarim orada. Sanki orada olsam gunu nasil doldururdum diye dusunmeyecegim, zaten spontane bir sekilde programlar olusacak gibi dusunuyorum. Burada ise gercekten dort gozle haftasonunu bekliyorum. Izmir bana da kizima da daha iyi gelirdi.  Keske ah, keske.


13 Mayıs 2018 Pazar

Anneler gunu 2018

Ig. Aysesworld

Gecen yil ne cok evzinmistim. Simdi herkes kutlayacak da, miy miy miy yapacaklar da, ne gerek varmisti da... Cok da bi nane olmamisti. Kocam bile kutladi diyemem.

Bu sene anneyim. Her nedense kendimi ozel hissediyorum. Cunku ilk kez anneyim, ilk kez bu gun benim icin de bir mana kazaniyor. Bir sey de bekledigimden degil ha, hediye istemiyorum, ihtiyac duydugum hicbir sey yok. Ben sadece gonlumun oksanmasini istiyorum. Iyi is cikardin... Yedi aydir cok iyi gidiyorsun... Iyi ki anne olmussun. DUR SENIN YUKUNU PAYLASAYIM! Tek, biricik istegim bu. Bu idi. Ve kimseden degil, kocamdan bekliyorum bunu. Cunku es, cunku baba...

Bana hediye almis. Bir ayakkabi. Belki olaylara onun acisindan baksak bir milyon hakli argumani vardir. Bakamiyorum.

Her zamanki gibi sabah Lidya uyandi, kalktim. Besledim, temizledim, oynadim, ilk gunduz uykusunu uyuttum. Kocami ellemedim, biraz daha uyusun. Enerjim var, keyfim iyi.

Sonra Lidya uyandi. O sirada ben mutfakta bulasik makinesini bosaltiyordum. Sanirim kocam da sese uyandi. Pit pit geldi. Sonra kizi aldik iki agucuk gugucuk, tamam. Sonra bir baktim YINE mutfakta ben kostura kostura kahvalti hazirlamaya calisirken Lidya hoppala icinde ciglik atiyor, kocam yok. Iceri gittim baktim. Beyimiz iki seksen uzanmis en buyuk asklarindan biri ile (tv) meskediyor. 11e kadar uyumustunuz halbuki, bu neyin gevsekligi, hayirdir?

Bunu icimden cokca soyluyorum. Bu kez disimdan tepkimi belli ettim. Ya, dedim, benim yanimda olsan, iki tabak cikarsan, dolaptan bir seyler alsan, yardimci olsan... Gene basladin sen dercesine agzini yuzunu kipirdatti. Cok uzuluyorum, dedim.  Ben de, dedi. Ben zaten aglamaya basladim. Dun de ayni sey oldu. Hep ayni sey oluyor. Bari kizla tamamen ilgilen. Iki hop hop yapip bana geri satma. Bezini degistirmek gerektiginde sen yap. Beni cagirma.

Ustelik bugun anneler gunu. Ince dusun. Bu kadinin en cok neye ihtiyaci vardir diye bir sor kendine. Hala anlayamadin, sen bu evdeki isleri kolaylastirirsan ben de sana o kadar cabuk gelecegim, sunu bi kalin kafana sokamadin...

Bunlari diyemedim tabii. Kavga etmeyi ve istedigi seyleri dile getirmeyi bilmeyen biri olarak diyemedim.

Agladim. Agliyorum. Benim agladigimi gorunce daha da bozuldu bu. Ve boylece ilk anneler gunum olarak defterime yazacagim sahane bir anim oldu.

Midem agriyor. Ve tansiyonum hic iyi degil. Kirilip dokulmeleri hic sevmiyorum. Iliskideki catlaklari da. Birkac kez dusundum, gitsem sarilip opsem duzelir, en azindan yumusar ortam. Ama benim kalbim catirdiyor her seferinde. Bu defa ben toplamak istemiyorum.

Ve bu kez, ikimizi degil, Lidya'nin bu durumdan nasil etkilenecegini dusunuyorum.

Yakinda dogum yapacak bir arkadasim var. Kocasi su anda yemekten utuye her seyi yapiyor. Ben gebeligin son haftasinda perde asiyordum. Soylesene diyor bir de! Iyi de sen bi fark etmeyi denesen? Cunku o makine durali yarim saat oldu!

Ben hata yapiyorum, cok hata yapiyorum.

Kayinvalidenin de ellerinden opuyor, kulaklarini cinlatiyor, saygilar sunuyorum.Kendini karpuz sanan bir oglan yetistirdigi icin.

Anneler gununuz kutlu olsun.