30 Aralık 2017 Cumartesi

Onsuz bir bucuk saat

Bu siralar hayatimizi ciddi manada degistirecek bir ugras icindeyiz.

Hayir, bebekten bahsetmiyorum, bebek depreminden sonra uc de yetmez bes tane diyerek kendimize yeni isler cikariyoruz, hadi hayirlisi...

Daha cok kocamin yonlendirmesi dahilinde olan, aslinda pesi sira suruklendigim bir sey bu, su anda. Cunku bebekten gayri kendime ait yaptigim tek sey uyumak.

Gel gelelim, atti beni de kazana bir kere. Oyle olunca baska yukumlulukler dogdu. Gecen sali da bunlardan birini karsilamak adina evden cikip kusumu yaban ellere (babaannesi ve dedesi) teslim etmem gerekti. Kocami bile bazen "yaban eller" olarak tabir eden bana bu bir koydu bir koydu, daha da ifade edebilecek cumlem yok.

Bir saatligine diye ciktik evden. Tesadufen uyuyacagi tuttu hanfendinin. Gunduz adam gibi uyumaz cunku.   O kadar tedirginim ki, gik dese "Tamam ben gitmiyorum, vazgectim diyecegim. Bir yandan da uyansa da beni gorse simdi gormezse ve aglarsa o zaman ne yapariz diye endiselenmeye basladim. Kafada yaz dur iste.

Neyse ciktik evden. Siteden cikana dek pencereye baktim durdum. Gormeyi bekledigim sahne, elleri cama yapismis arkamdan aglayan bir cocuk. Ben onu birakamiyorum ya, istiyorum ki o da beni birakamasin.


Ama ote yandan evden cikmamla birlikte bir ozgurluk dalgasi sardi dort bir yanimi. "Laaaan, ilk defa kendin sokaga cikiyorsun, bakkal cakkal isi de degil, yuzde yuz kendim icin. Vay anasini!" Yagmurdan sonra gelen topragin kokusunu fark ettim, ne guzelsin dedim, sevdim.

Gittigimiz yerde gorusmeye basladik. On dakika oldu ben kurtlanmaya basladim. Kocami surekli "Telefonun titresimi acik mi aradilar mi, aglamis midir, bak bakayim bir sey var mi?" diye taciz ettim. Kocamla bir saat diye yaptigimiz anlasma oldu mu sana bir bucuk saat.

Eve kendimi nasil attim, bilmiyorum. En son arabadan inip kocami beklemeden eve kosusumu ve sutyeni uzerimden firlatisimi animsiyorum. Gerisi bebeyle sevismeler...


Bu arada kiz uyumus. 15 dk once uyandi biraz mizirdandi sadece dedi kayinvalidem. Herhalde en uzun gunduz uykusu oldu bu. O da bensiz oldu iyi mi! Halbuki ne guzel uyurdum ben de onunla.

O degil de... Ben bu kizi nasil birakip kendime ait bir seyler yapacagim, hic bilmiyorum. Itiraf ediyorum, fazla baglandim!







18 Aralık 2017 Pazartesi

Memelerin dili olsa...

Simdi, mama birakma, memelere asilma mottomuz ya, bugunun, sabah 7.30dan baslayip da hala devam eden zamanin (22.42) toplamda 3 saati haric (yemek, gezmek, uyutmak, bez degistirmek) tamami memede gecti. 

Ne kadar emerse o kadar sut gelirdi ya, bi zahmet artik...


17 Aralık 2017 Pazar

Itiraf no: 1

Bebek bakimi konusunda kocama guvenmiyorum. "Hic" degil. Ama ne bileyim, gozumde o yeterlilige sahip degil.


Bazi yaptigi ve soyledigi seyler etkili oldu sanirim. Halbuki ilk boklu bezini de ona degistirtmistim, ne hayallerim ne umutlarim vardi.

Mesela bugun "Bebegi birakip bes dakika markete iner gelirsin ne var?" dedi.


Seni, dedim, gebertirim! Demedim tabi ama gozlerimden cikan alevi gormustur sanirim. Sakin ha ben yokken falan boyle bir an gelir de bebegi birakip bir yere gitmeyesin, dedim.

Iki aylik bebegi ne zannettigine dair fikrim yok.

"Iyice standart Turk anasi oldun." dedi.

He yavrum, he. Bebek olm bu, boru mu?!

Bazen erkeklerin kafasi hic calismiyor, yemin ederim.

16 Aralık 2017 Cumartesi

Ikinci ay



Lidyaanim buyuyedursun, zaman akip gidiyor gercekten. Baktiginda sunun surasinda dogum iznini bitirmeye bir ay kaldi. Demek baslasam tam uc aylikken ise baslayacaktim, ha. Mumkun degil ya, minicik ve beni baska gozle goren bir varligi nasil birakir da giderim. Nasil az bu izinler, nasil fena! ( bunu daha once yazmistim biliyorum!!)

Yari deli yari akilli lohusa hallerim yakin zamanda bitti. O bitene dek benim de omrumden omur gitti. Ama bitti.

Kizcemin kilo alisi mamaya ragmen cok da muhtesem gitmiyor. Ama boyu uzuyor, bas cevresi genisliyor, bilissel ve fiziksel olarak iyi gidiyor. Hatta bizim dandik doktor ne kadar dogru diyor bilmiyorum ama uc aylik bebe davranislari sergiledigini soyledi. Gelisim kitaplarina gore dogru diyor ama kendiminkinden baska 2 aylik bebe hic gormedigim icin belki de artik butun cocuklar boyledir deyip kenara cekiliyorum.

Ha bu arada mamayi arttir dedi. Hayir dedim, "arttirmiycam". Geri kalani ne alacaksa sutten alsin, baslarim mamasina dedim. Emzirme sanati diye bir sosyal medya grubuna uyeyim ve oradaki bir gonullu danisman esliginde mama azaltiyorum. Ve azalttigim mama ile 4 gunde 130 gr aldi ki bu benim icin inanilmaz mutluluk verici bir sey.

Moralim duzeldikten sonra sutun akisinin iyilestigini gordum. Onceden gercekten sacma geliyordu ama dogru, moralle cok iliskiliymis sut. Daha dogrusu inanmakla. Umarim ki tamamen birakacagiz mamayi.

Lidya guluyor, civildiyor, ciglik atiyor, ellerini yiyor, agzindan kopuk cikariyor, insanlari ve nesneleri takip ediyor, yuzustu yattiginda kendini kaldiriyor, basini kontrollu tutuyor, neredeyse yardimsiz 180 derece donebiliyor, kalkmak istediginde omuzlarini kasip kendini kaldirmaya calisiyor ve bir miktar kaldiriyor da.

Saclari dokuldu. Yerine yenileri geliyor. Goz rengi biraz daha oturdu. Kulaklar azicik kepce. Ama sanirim zayif oldugu icin daha cok goze batiyor. Bazen Gollum'a benziyor. Annem bile benzetti. E yuh! Ama Smeagol haliymis, o daha sevimliymis!

Bez acildiginda deli mutlu, giyinirken inanilmaz huysuz, ozellikle sokaga cikacagimiz zaman kalin bir sey giydiriyorsak. Sapka takmayi hic sevmiyor, kollari hareketsiz kalinca mutsuz oluyor. Kundak yapamiyorum ve bu yuzden gunduz cok kolay uyaniyor.

Gece duzgun uyuyor. Kendine gore bir duzeni var. Artik bu net. Sadece saatini biraz daha erkene almam lazim. O da  kocam isten gelip yemek yeyinceye ve kizceyle biraz vakit gecirinceye dek zaman geciyor, nasil daha erkene cekebilirim dusunmem lazim.

Banyo yapmayi seviyor, su sesi ile sakinlesiyor. Kolik degil, gaz sikintisi da yok ama bazen sakinlesmekte zorlaniyor.

Uykusunu geciktirdigim bir gece taklalar attim yine sakinlesmedi. Dur bakayim deyip banyoya girdim ve suyu actim. Tik diye kesildi aglamasi. Ben de beyaz gurultu aplikasyonlarindan indirdim. Hayat kurtariyormus.

Kendi kendine oyalanma suresi artti. Bu benim yasamimi kolaylastiran bir sey. Baskasinin kucaginda da daha uzun sure durabiliyor. Yani iste, daha once 10 dk ise simdi 20 dk falan. Buyuk ilerleme!

Gunler daha keyifli. Ama bir yardimci her zaman sartmis. Annem iki haftada bir gibi geliyor bir hafta kaliyor. Sirf evi dondurebilmesi icin degil evde birilerinin olmasi da iyi geliyor. Konusmak icin bile. Her ne kadar kocam aksam eve gelse de onunla beraber gecirdigimiz vakit tas catlasin iki saat. Sonrasi uyku.

Asi meselesi de vardi ama sukur ki ates mates bir sey yapmadi.

Bu ayi da atlattik. Bakalim ucte bizi neler bekliyor.


15 Aralık 2017 Cuma

Anne sayfalari

Su anda en popiler aktivitem anne sayfalarinda fink atmak. Sosyal medya hesabimi tamamen bu sayfalar uzerinden kullaniyorum, gerisi var ya, umrumda degil.

Baslangicta ihtiyac dogrultusunda gelisen bu gruplara uye olma maceram su anda bir elimde bebek, bir elimde cigdem altin gunu konseptine donustu.

Ben de artik iki aydir buralarda mesai harcadigim icin analiz yapma hakkini kendimde buluyorum. Ha, baktiginda bos beles isler. Ama omrum kose yastigi gibi koltugun bir tarafinda tarlasi yanmis koylu oturusu ile gectigi ve dahi emzirme seanslarinda kimseyle iki kelam edemedigim icin -hanfendi kiziyor da- benim adima insan icine cikma hali bu oluyor.

Bu gruplarin hepsinin kendine gore bir raconu var simdi. Ve belirli kaliplari.

Birincisi emzirme gruplari. Bu gruplarda kisiler emzirme ve onunla iliskili sorunlarini paylasiyor. Admin denilen yoneticiler var, son soz onlarda. Dogru davranmazsan sana tekmeyi basiyorlar, is ciddi yani. Bazi tipler var grup kurallarini begenmiyor adminle gorusmek istedigini beyan ediyor. Ufak capli bir agiz dalasindan sonra bu admin cagiriciyi gruptan dehliyorlar.

Bu gruplarin temel kalibi su: Emzik biberon var mi?

Diyelim ki sen emzirmeyle iliskili bir sorun yasiyorsun ve bididi bididi yazdin. Atiyorum;

" Bebegim 49 aylik oldu, iki gundur sol mememi istemiyor, kayinvalidem sutun az geliyor at eti yemedigim icin boyle oldugunu soyledi. Ne yapmaliyim?"

Burada hemen benim gibi sosyal medyada pusuya yatmis bir uye saniyesinde atlar;

"Emzik biberon var mi?"

Hasbelkader var dedin diyelim;

"Emzik biberon cope gidecek. Hemen atin." diye karsilik gelir. Sonra adminler gelir ve daha cok emzirin seklinde bir tavsiye verirler ve cogunlukla mutlu son. Bebe emmeye devam eder.

Aslinda cogunlukla benim de aralarinda oldugum "Sutum yetmiyor galiba." tayfasinin binlerce defa ayni sorulmus sorularina binlerce defa bikmadan usanbmadan yanit veren gonullu emzirme danismanlarinin takildigi bir mecradir.

Bir digeri bebegin ek gidaya gecmesiyle ilgili olan gruplar. Bunlar da kendi aralarinda blw'ciler ve kasikcilar olarak ikiye ayriliyor. Blw'ciler pek sert. Onlarin da argumani su;

"Ondan su kadar bundan bu kadar igrenc rezalet bir bulamac yapiyorsunuz, kendinizin yemeyecegi seyi bebege vermeye utanmiyor musunuz?"


Bu grupta " 6 aydan once pattiz tattirdim bebege" derseniz yuhlanirsiniz. 6. Ay milat kabul ediliyor ve o zamana dek tadim dahi onermiyorlar. Yani burada da "Doktor 5 aydan itibaren tadima baslayin dedi ne yapayim?" diye soru sorarsaniz yanit "Buyu de gel." olacaktir.

Bu gruptakiler daha dogalci, daha didikleyici ve daha avokadocudur.


Kasikci gruplar ise ayni. Bildigimiz bulamac usulu takiliyorlar. Bazen soyle tarifler cikiyor, Blw grubundan sonra vay anasini diyorum. "Bebe biskivisini alin, bir parca peynir, bir parca recel, bir parca kiyma, bir parca armut... Blender ile cek. Affiyet olsun. " Saaol cinim almiyim kalsin...


Cocuk etkinlik sayfalari var. Burada da oyun, spor, sanat vs. disinda " Biz okulda z harfine gectik, ogretmenin cok yavas oldugunu dusunuyorum sizde durum nasil?" diye soru soran kiyaslayici analar var. Bu grubun sinirlari belirlenmemis ama, her sey sorulup ogrenilebiliyor. Mesela en son hacamat tartisiliyordu!!! Bebeklere!!!

Bir de gorup gozlerimin kanadigi bazi durumlar var, deli oluyorum, ben bu ulkede bu kadar Turkce fakiri insan oldugunu bilmiyordum.

Sohpet degil sohbet. We dehil ve. Ğ diye bir harf var mesela; parmani degil, parmagini.

Mesela yuklem diye bir sey var, halkimizin bir kismi kullanmaya cekiniyor. Sen var gitmek ben soylemek seklinde cumlelere rastlamak pek olasi. Bu tipler yardim istedikleri kisilerden onlarin zihnini okumasini bekliyor. Oglum, dilinizi ogrenmek bu kadar mi zorunuza gitti ya?


Velhasil demografik ozelliklere gore cesitlenen, her kesime hitap eden bir dolu ana grubu var, iclerinden sec sec kullan.

Saka bir yana, ben de bazilarina deli abone oldum.

Sonucta bilgi bankasi, leb i derya.
Cocukluk travmasi

Sec sec harca.








12 Aralık 2017 Salı

Kendine gel!

Aslinda tam olarak butun gun deli gibi agladiktan, kendimi bin parcaya ayirip kirdiktan, bundan pek tabi kizimin da ve kocamin da ve hatta kedimin de etkilendigini gorup yine delilerce agladiktan sonra...

Fark ettim ki o muhtesem aglama orgazmini yasadiktan sonra kendime gelmem gerek deyip bir donup tabloya bakabildim.

Ne yapiyorum? Neden boyleyim?

Kizimi besleme konusun o kadar takili kaldim, o kadar hirpalandim ki gozum baska bir sey gormedi.

Youtube da dolasirken Ayse Oner'in videolarini gordum. Bebegim artik iki aylik ve artik oyunlari, eglenceli zamanlari, cesitli algi destekleyici etkinlikleri yapabiliriz. Hele ki kizce  bu kadar buyumeye hevesliyken.

Emzirmek adina elimden geleni yapiyorum. Emziriyorum da, ve kizce de bir tek gogsumde sakinlesiyor. Buraya kadar yanlis yok. Sut az ise de (her annenin sutu bebegine yeter mottosunu anliyorum, ama bu kadar cabalarken o minik yuzdelik dilimde oldugumu kabul etmemi engelliyor bu soylem.) takviye yapmaktan baska care yok. Savasi birakmadim. Fakat artik yormayacagim kendimi. Dedim ya, agladik, hirpalandik; bitirdik. Cunku, baska seyler de var bakmam gereken.

Bunu dedigimden beri, yani teslim oldugumdan beri sanki baska bir gozluk vardi da onu cikarip yenisini taktim. Gunler ayni olsa da zaman ciddi manada hizli akip gidiyor. Kizim ikinci ayini doldurdu ve ben ani biriktirmek yerine dert biriktiriyordum dogumdan bu yana.

Sukur ki esim isyan etmedi. Sukur ki ben daha fazla sacmalamadim. Fakat milat oldu bana o gun.

Bu sozu cok severim; damla tamamlanmadan damlamazmis. Benim de acimin tamamlanmasi gerekiyormus. Bitmesi icin.

Kendime geldim.



4 Aralık 2017 Pazartesi

Fikrinize ihtiyacim var

Merhaba blog arkadaslarim. Nasilsiniz, iyi misiniz? Bizi soracak olursaniz bizler de iyiyiz. Lidya dunyaya, biz ona alisiyoruz. Duzenli bir duzensizlik icinde 24 saat nasil geciyor anlamiyoruz. Bir ay sonra ucretli iznim bitiyor ve bu kadarcik bebeler baskasina nasil birakilip da ise donulmek zorunda kaliniyor, anlayamiyor, dehsete kapiliyor ve devleti en icten duygularimizla kiniyoruz. F.ck the system!

Neyse ki simdilik planlar arasinda ise donus yok.

Ama sosyal hayata giris 101 seklinde ders almam gerekiyor.

Hayalimdeki bebek sahibi olma sekli bu degildi. Her yere bebekle gidecek bizim rutinimize uymasini bekleyecektik. Pek cok konuda duvara karsi filminden rol caldigimiz gibi bu konuda da biraz boka battik.

Aslinda kizimin rutine uymama gibi bir sikintisi yok. Onun derdi emmek. Emerek kendi icinde bir karadelik, bir sonsuz dongu, bir big bang falan ile yeni evrenler yaratabilir. O kadar diyorum. O cene nasil yorulmuyor anlamiyorum. Cocuum yiyor yiyor kilo almiyor. Emerken butun aldigi ne varsa kalori falan kalmiyor. Memeden agzini cektiginde bile boslugu emiyor.

Bu kadar cok memeye yapisik kalinca ben de oturdugum yerde, uzerimde dandik bir askili giyecek ile kaliveriyorum. Ne sutyen ne baska bir sey giyemiyorum. Pratik degil cunku. Bu sebeple misafir geldiginde cok geriliyorum. O sutyeni cikarip da giydigim bir normal insan kiyafetinden memeyi bulup bebegi emzirmek cok buyuk dert. Memeler kucuk oldugu icin araya giren her yeni kiyafet benim icin bir kat daha zorluk demek. Uzaklastikca memeyi tutmasi guclesiyor cunku.

Bebek sonrasi ben
Birilerinin eve gelmesi sorun oldugu gibi birilerine gitmek veya disari cikmak da benim icin sorun. Yine yukarida bahsettigim sebeplerden dolayi.

Aslinda genel tabloya baktigimizda sorun kizimda degil bende. Planlarimiza adapte olamayan benim. O her yerde emebilir, yeter ki emsin.

Mama vermek de hala sorun. Belki sacma diyeceksiniz ama birisi bizi kizimi mama ile beslerken gorunce cok utaniyorum. Duygum tam olarak bu. Utanc. Ve biraz da mahcubiyet. Sey gibi; "Ehe ehe, iste napalim, bizde de boyle oldu."

Emzirme destek sistemi denen bir yontemle mama veriyorum. Yani mememi tuttuktan sonra beslenme sondasini agzinin kenarindan sokup emerek mamayi cekmesini sagliyorum. Birisi bizi boyle gorse aklindan gecirecegi seyin "Ah yaziiik, emziremiyor da neler yapiyor yavrucak." oldugunu dusunuyorum. Sanki bana aciyacakmis gibi. Ama ben kendime aciyorum.


Iste bu dusuncelerim yuzunden disari cikmak veya misafir almak benim icin tam bir kabus. Cok uzuluyorum.

Bir de sut cogalsin diye istedigi zaman emzirmeye basliyorum ki bu da dedigim sonsuz dongu icinde. Yapmazsam da sucluluk duyuyorum.

Ama bir yerinden de tutmam lazim. Bu durum beni depresiflestiriyor. Simdilik duygu durumum boyle ama kroniklesirse...

Nitekim korkarak ne kadar devam edebilirim diye dusunup birkac aydir katilamadigim psikoterapi egitimine onumuzdeki haftadan itibaren devam etmeyi planliyorum. Sabah ondan aksam  yediye kadar devam edecek. Esneklik gosterebilirim. Emzirme icin bizimkiler gidip gelebilirler, atolyede bekleyebilirler yani tum gun ayri kalacagim diye bir sey de yok aslinda. Ama bizimkiler kizi sakinlestiremezlerse ve aglama krizine girerse diye korkuyorum. -Ben ciddi ciddi cocuktan korkuyorum. Mesela simdi yataginda yatiyor hafif hafif mikirdaniyor ve benim yuregim agzimda. Aglayacak diye cok korkuyorum, o agladigi zamanlarda midem bulaniyor ve kendimi kusacakmis gibi hissediyorum, saka degil.-

Kizimi memeden baska bir sekilde uyutabilmem lazim. Simdilik sadece memem haric kanguruda uyuyor. Bunu gelistirebilmek icin ne yapmaliyim? Nasil baska turlu de uyumasini saglayabilirim kizimin? Uyku egitimi icin cok erken. Daha dun bir bugun iki. Ama bensiz uyumaya da yavastan alissa fena olmaz. Onumde yapmam gereken cok is var. Kaldi ki onumuzdeki ay ise basliyor olabilirdim.

S.O.S.

Helikopter ebeveyn olma yohlunda, uygun adiiimmm mars mars!

"Onu gondermeyin beni gonderin o daha kucucuk cocuk" Kahpe Bizans
"O aglamasin ben aglarim o daha kucucuk cocuk" Ben.



23 Kasım 2017 Perşembe

Ozledim

Normal insanlar gibi giyinebilmeyi ozledim. Current mode: ciplaklik! Memeleri en kolay nasil disari cikarabilirim diye dusunerek giyiniyorum. Gomlekkalpben. Evde ise topless. Allahtan ev sicak.

Pantollarin hicbiri olmuyor. Gercek ama bak, hicbiri. Dun kizi azicik disari cikartayim dedim, kocamin pantolonunu giydim. Pacalarini kivirarak. Insaat ustasi mode on.

Kosturmadan sakince bir seylerle ugrasabilmeyi ozledim. Bu camasir asmak bile olabilir. Ha mikirdandi, ha agladi diye dusunmeden, kendimle basbasa kalarak...

"Bana mi seslendiler?" diye endise duymadan uzun ve sicak banyolari ozledim. Simdi ciktiktan sonra bir aglama olayi varsa gotum dona dona emzirme eylemine girisiyorum.

Sofrada normal insanlar gibi oturup yemek yemek luks benim icin. Gun icinde neler yedigimi cocugumun uzerindeki giysileri analiz ederek ogrenebilmek mumkun.

Kedimle kosturmali ziplamali oyunlar oynamayi ozledim. Hamilelik sonrasi o kivama geliniyor saniyordum. Meger o zamanlar daha rahatmis.

Orgu ormeyi, boya yapmayi ozledim.

Aksam film izlemeyi ozledim. Su anda kizim uykuya ben uykuya halindeyim. Zaten aksam da yemekten sonra onu uyutmaya calismakla geciyor.

Uykuyu ozlemedim ya. Ben de kendime sasiriyorum. Su andaki gibi 1,5 saat kesintisiz uyuyabiliyorsam tamam. Tabii bundan en az 3 tane olmasi gerekiyor. Bu haliyle yetiyor bana.

Evimin derli toplu olmasini ozledim. Simdi ev pis ve daginik. Kv icten ice cildiriyordur keh keh keh.

Isimi ozlemedim. Hic. Keske geri donmek zorunda olmasam. Ama psikodramayi cok ozledim. Iki oturumdur gidemiyorum. Aklim grupta. Canim grup.

Kizcem 40a kadar cok hizli buyudu gozumde. Niyeyse simdi zaman gecmiyor bana. Fazla mi rutin oldu, ne?





19 Kasım 2017 Pazar

Ilk bir ay



Sudan cikmis baliktim.

Hayatimda hic yenidogan bir bebegi tutmamistim. Bir de bizimki cirpicik bir sey. Kucuk. Sanki dokunsan kiriliverecek eli kolu.

Gobek bagi korkunctu! Hamilelik oncesi fikrim degismedi. Hastalikli bir doku varmis gibi, aciyacakmis gibi. Dustu. Rahatladim.

Doguma bu kadar kafa yoracagima sonrasini dusunmek daha mantikliymis gordum. Bebek nedir, nelerle karsilasir, sarilik nedir, beslenme duzeni nasil olmalidir... Daha nicesi hem de. Bazi seyleri bilseydim, simdiki gibi yapmazdim.

Tulum cok onemliydi. Cocugumun kucucuk totosunda bir sey durmadigi icin tulumlar kurtarici oldu. Gecenin bir vakti uyanip tepine tepine altindaki pijamayi cikartip sasirtmisti beni. Sonra dedim ki tulum...

Kaka yaptigi zamanki haline cok guluyorum. Belki de pek cok bebek oyle ama dedim ya hic deneyimim yok, bu yuzden benim icin yeni. Surati buzusuyor, ikiniyor, kizariyor, tek bir yere odaklaniyor veeee rahatliyor. Cok komik cok.

Eger uykusuz degilsem ki bu ara uykusuzluk benim icin 24 saat icinde bir iki saatlik toplamda 5-6 saatlik uyku ile ayakta kalmak demek; gun kolay geciyor, cocuk cok tatli geliyor, super hissediyorum kendimi. Uyku yoksa temel amac cocugu uyutmak ve kendim bulabildigim kisa bir zaman icinde uyumaya calismak oluyor, odak degisiyor. Uyku pek muhim.

Sut meselesi ile cebellesiyorum, hala. Emiyor ama duzgun mu, ben yeterli miyim, sagmaliyim ki sut artsin, mamayi birakabilecek miyiz (az once kocam buna inanmadigini soyledi mesela, sanirim simdi o pes etti, ben biraz daha umutluyum.). Prolaktin degerlerime baktirdim, kv yanimdaydi, onun bir kadin dogum uzmani arkadasi var, ona gittik kan degerlerine bakilsin diye, zaten senin prolaktin yuksek cikacak ki neden istiyorsun diye sordu. Sut sikintim var dedim bir sure anlamadi, en sonunda kv. devreye girdi, sutu az geliyor galiba o yuzden istiyor diye. Dilim varmiyor demeye. Oneriler hemen geliyor tabii, bol bol emzir, su ic, komposto ic, sivi al, tahin ye, dut ye, tatli ye, dereotu ye, bok ye falan diye. Haha, en son gecen gun kayinpeder yemek getirdiklerinde dari haslamislar, sut yapar bak, dedi. He amk, bir sen eksiktin.

Ilk bir ayi yaziyorduk degil mi? Ay cok pardon, hatlar karisti.

Bence artik bilincli guluyor. Ve yeni uyandigi zamanlar cok keyifli oluyor. Oyuncaklara tepki veriyor. Takip ediyor. Ona gore uzak mesafe olsa bile takip ediyor.

Su su su. Suda olmayi, suyla temas etmeyi cok seviyor. Kaka yaptiktan sonra poposunu yikiyorum. Cambazliklar yapiyoruz lavabonun altinda ama o bile hosuna gidiyor.

Uyku duzeni hala korunmakta. Saat dokuz sularinda uykuya dalip sabah 6-7 sularinda uyaniyor. Iki saate bir ben kaldiriyorum, onlari uyanmaktan saymiyorum. Iyi gidiyor. Tahtalara vuralim.

Aslinda benim o kadar uyumsuzluguma oyle sakin ki, istedigi seyler olduktan sonra yazik yavrumun com standart bir hayati var. Bunu gordukce hamilelik doneminde bazi hissizliklerim icin icim aciyor.

Bir kez fena isilik oldu. Her zaman aldigimiz bezi degil de (bak bak, dun bir bugun iki, her zaman aldigimiz bez diyorum.) baska bir markanin bezini aldik. Bu bez iyi degil gibi ama bitene dek kullanalim dedim. Ama surekli cisi tasiyordu. Bir gun aksam tam uykuya dalma saatlerinde bir turlu sakinlesmedi. Anlamadim, gaz sandim. Sonra bezine bakalim bari dedim, o sirada fark ettim. Bezin bel kismi surte surte kabartmis, cani aciyormus cocugumun da ondan agliyormus. Yazarken bile icim aciyor, ne garip. Hemen dus, sudocrem, eski beze geri donus ile birkac gune duzeldi cocumun poposu. ❤

Memede uyuyor hanimefendi. Sut konusjnda bu kadar takik olunca bilin bakalim sorun oluyor mu?

Haftasonu olunca sagi solu toplamak ya da biraz olsun kendime bakmak icin kocama veriyorum hanim kizimizi. Bir sure sonra bir bosluk hissediyorum. Ve geri aldigimda hah tamam simdi oldu diyorum. Ozluyor muyum? Fazla mi alistim? Yok canim...

Gece ozlemiyorum ama.:) Gece iki saatlik ayrilik bana iyi geliyor. Daha uzun olacak zamanlari da iple cekiyorum.

Saniyorum ve diliyorum ki uyudu hanfendi. Ben de uykuya o zaman.

Hadi bakalim.










12 Kasım 2017 Pazar

Ay yuregime indireceksiniz ruya hanim!

Gece oyle bir ruya gordum ki aklim cikti aklim!

Iki beslenme saati arasinda kicimda pireler oynasir dururken ruyamda hamile oldugumu gordum! O kadar gercek bir ruyaydi ki kalkmam gereken alarm calistiginda "Nayir, nolamaz!" diye dehsetle uyandim.

Hamileyim, nasil tespit ediyorum bilmiyorum ve niyeyse cevremizdeki herkese soyluyorum. Lan bu kadar erken nasil olur tek sevismeyle olur mu, ne ara hormonlar normalledi, korunmamis miydik diye zibilyon sey sorguluyorum.

Kocami tek basina yakaladigim bir yerde sikistirip yalvariyorum "Noluuuur nollluuuuuurrr istemiyorum, yapamam, bas edemem." diye. Neyse ki "Haklisin, bakalim napabiliriz?" diyor. Sonra arastirip bakiyorum ki bebek 16 haftalik! Kocama soyluyorum artik cok gecmis yapamayiz diye.

Sonra sahne mi degisiyor, olacaklar film seridi gibi gozumun onunden mi geciyor anlamiyorum, bir erkek bebek, tosuncuk, biraz da afro amerikan melezi gibi, gece yatiriyorum uyaniyor yatiriyorum uyaniyor. Kiz uyurken o uyanik o uyanikken kiz uyuyor. Ama ben hic uyuyamiyorum!

Sonra biraz daha buyuk hallerinde oynadiklarini goruyorum. "Ay iyi guzel de ne gurultu" diye ic geciriyorum.

Iyice cebellesirken saatin caldigini duydum yine. Kim bilir kacinci ertelemeydi.

Oh dedim kendime geldigimde.

Aklim cikti aklim.

11 Kasım 2017 Cumartesi

Lohusalik

Herhalde bir kadinin hayati boyunca yasayabilecegi en gelgitli donem.

Kendimi demir lady olarak bilen ben oyle bir yumruk yedim ki aklim sasti. Duygusallik, sevmeler, nefret etmeler, krizler, mutluluktan delirmeler... Ve  bir anda! Her sey bir anda degisiveriyor, ipler elden kaciveriyor, giden kontrolsuzlugun ardindan aval aval bakiveriyorum. Oylece...

Cevremdeki insanlar yardim etmek icin kendilerince iyi ya da kendilerine iyi gelen seyleri yapmak istediler. Ve tabii ki soylediler. Unuttuklari ve dikkate almadiklari nokta ben faktoruydu. Ben bu isin neresindeydim, ne kadarini talep ediyor, ne kadar duymak istiyordum.

Insanin canini genelde en cok yakinlarinin davranislari acitiyor. Surekli gittigim supermarkette calisan kiz da bana bebegimin emip emmedigini sordu mesela. O beni etkilemedi. Evet deyip gectim, aciklama yapmama gerek yoktu, onun da takip edecegi yoktu zaten.

Anneler konusu cok ayri. Kendi anneni kayirip digerine tu kaka yapma olasiligi cok yuksek. Onlarin da demir lady olmasi lazim. Benim annem genelde oyleydi. Sadece iki kez cok fena cikistim ona. Birisinde kesinlikle cok hakliydim ama siddetim ne hos falan degildi.

Oturdugumuz yerdeki bir komsumuzla telefonda konusuyordu. Karsi taraf malum soruyu sormus olacak ki annem "Emiyor ama yetmiyor." diye baslayan ve acili bir ses tonuyla devam eden -benim icin cok dramatikti, resmen kucuk Ceylan falandim o esnada- bir sekilde benim sureci anlatmaya basladi. Telefonu kapadi, odaya geldi, " x teyzen selam soyluyor." dedi ve ben neredeyse kadinin agzina sictim! Uzuldu, gozleri doldu ama yine de bir sey demedi canim. Sonra gonlunu aldim. O da bir daha boyle bir diyalog kurmadi kimseyle.

Ikincisi de benim 10. gun kontrolum icin Izmir'e gittigimizde oldu. Sokakta cocuk aglamaya basladi. Bizim de sudan yeni cikmis baliklar olarak elimiz ayagimiz birbirine dolandi. Emzik aranmaya basladik bir turlu bulamadik. Kocam bebegin uzerine pusete egilmis durumda, sirtinda sirt cantasi, ben onun uzerine egilmis durumda, cantada emzik araniyorum... Suratlarimizda dehset ifadesi, bu cocuk nasil susacak?! Annem de yanimizda guldu bize. Donup bok gibi bir ifadeyle ona "Niye guluyosun?" dedim. Ona cok bozuldu ve uzunca bir sure surati toparlanmadi.

Baska kucuk seyler de olmustur ama benim aklimda kalanlar bunlar.

Kv ile daha farkli surecler tabii. Emzirirken yanimda olmasini istemedim. Hala istemiyorum. Donup dese ki "Ne kiymetli memen varmis" diyecek lafim yok. Onunla bu zamani paylasmak istemiyorum. Yapamiyorum, rahat edemiyorum.

Onlarla tamiri zor olacak bir dolayli diyalog icine girdik. Beni cok uzduler. Isim meselesini anlatmistim. Bencillik yaptilar. Ha, sirf onlar degil, babam da oyle. Ama babami biliyorum, nasil saf disi birakacagimi biliyorum. Catir catir kavga eder yine de sorunu cozerim onunla. Ya da cozmem. Ama surecin nasil isleyecegini biliyorum. Ama kocamin ailesi ile oyle degil. Onlari o kadar tanimiyorum. Ve hala cocuguma ismi ile hitap etmediler. Bunu da fark etmiyor degilim.

Ikincisi Kv. eve gelip gelip aglamakli oluyordu. Hatta gozumuzun onunde aglamisligi da var. Mutluluktan falan da degil ha, baska bir sey. Bir kurtlanma hali. Hala ne oldugunu bilmiyorum. Bilmesem daha iyi. Ama benim gozumun onunde aglama. Aglayacaksan gelme. Geleceksen guclu dur. Sahne senin degil cunku. Benim bile degil, bebegin.

Neyse ki annem onbes gun kaldi ve gitti. Sonra bir hafta kocamla evdeydik. Sonra da gunduz kimse cat kapi gelmedi sukur ki. O yuzden ben biraz rahat ettim. Zorlaniyorum evet ama ruhuma daha iyi geliyor. Ustelik evde donla dolasmak bedava!

Ziyaretciler meselesi var. Her ne kadar cok sevdiklerim de gelmis olsa kimse kusura bakmazsa gelmeselerdi keske diyecegim. Duzen bozuluyor ve fikir beyan etme ustalari cogaliyor.

Or; usudu mu, eldiven mi giyse, ac mi, tuh tuh neden agliyor, uykusu gelmis annesi, aaa aglama bak cok ayip, o kadarcik giydirmeyin (ev 30 derece. Santigrat.), birazcik su ver istersen pamukcuk olmaz, emzige bal sur oyle ver, gel bakayim nasil emiyor... (son ikisi anneannemin bombalari.) Bunlarin hepsi belki de fazlasini duydum.

Ve kiyaslamalar... Sinavda neden 90 aldin bak Murtigul 95 almis, demenin baska versiyonlari var dillerinde. Ebeveyn olmak boyle bir sey. Ogrenmek ve yapmamak lazim. Ama daha simdiden kilo meselesi yuzunden kiyaslaniyor cocugum.

Mama konusunda herkeste bir uzuntu duyma hali olusuyor. Ya da ben abartiyorum belki de. Cunku benim hep duygum bu olurdu.

Ama yine de 40 cikarmanin bir anlami varmis. Ha bizim daha hala olmadi. Ama bir ay bile rahatlatiyor insani. Alisiyor. 4. Gunde misafir geldi bana, daha ameliyat yaralarim hatri sayilacak kadar agriyordu. Bir de herkes Izmirde olunca.

Geldi gecti diyelim ama bebek bakimi konusunda soyle bir yanlis var ortada. Herkes durum tespiti yapiyor. Iyi guzel. Ama cozum konusunda pek bilgi yok. Mesela bana kimse sut konusunda problem varsa daha cok, daha cok, dahaa da cok emzirmelisin demedi. Ilk gunlerdeki derdim gece uyusun ben de uyuyayim oldu. Kimsenin gece prolaktin artisi oldugunu bilmesini beklemiyorum elbette ama o kadar cocuk buyuttunuz, gece bebegin uyanip emmesi gerektigini de soylemeniz gerekirdi. Ha uyaniyordu zaten bebek ama o donemlerde salak gibi niye uyaniyor allah allah, mama yapmaliyiz derdine dusmustuk.

Benim en buyuk eksikligim dogum sonrasi bebek bakimi noktasinda arastirmamak ve okumamak oldu. Cogu gebenin yaptigi gibi dogum surecine odaklandim. Bu konuda tez hazirlayacak olmanin da etkisi var elbette. Fakat dogum sonrasi cok ama cok onemliymis. Asil zorlukla mucadele burada basliyormus.

Simdilerde lll ve bybo web sayfalarindayim. Okuyorum. Ve cozum uretmeye calisiyorum. Anlamaya calisiyorum. Keske daha once kesfetmis olsaydim. Ama umarim zararin bir yerinden donecegim. Degilse de elimden geleni yaptim derim.

Lohusalik zor zanaatmis.

Bu konuda biraz calisip psikoegitim programi yapmak lazim, cok onemli, cok ciddi destek acigi var. Kadinin, ailesinin, birincil yakinlarinin biraz daha ayik olmasi lazim. Destek olurken kostek olmasinlar diye.

Kocamdan bahsetmedim. O hep destekti. Bebekli hayata gecme surecinde bazen takildigi yerler olmadi degil, mesela hala haftasonu sabahlari 12ye kadar uyuyabilecegi yanilgisina kapilmak gibi. Ama bazi konularda bana benden cok guveniyor, su an en bocaladigim yer sutumun ne kadar geldigi. Ona gore iyiyim daha da iyi olacagim. Bazen hiecinlasiyorum mesela, toparliyor hemen beni. Iyi geliyor, iyi hissettiriyor. Iyi bir baba olmaya calisiyor iyi bir koca olmanin yani sira. Ben panikliyorum cok fazla. O sakin. Her sey yolunda diyebiliyor buna gercekten inanarak. Birlikteyken cok daha iyiyiz.

Yazik kedi oglum pesimizde surekli, ondan da bahsetmeden edemeyecegim. Iyi huylu bir cocuk oldugu icin cok sansliyim. Sakin, sirasini bekleyen, yatmaktan yatmaya birbirimize kavustugumuz bir donemdeyiz. Ne kosturmali oyun, ne ip oynama dogru duzgun yapamiyoruz. Ama olsun, birkac aya toparlariz eminim.

40 bitmedi. Ama lohusalik bitiyor yavas yavas. Bildikce daha kontrollu oluyorum. Ve suna inaniyorum; bildikce el vermek lazim. Bir sonraki gebe arkadasima bu konuda elimden gelen yardimi yapacagim ki araya baska kanallar karismasin, parazit yapmasin. Tabii o da isterse.

Ogrendigim bir sey de bu iste. Once sorulacak, sonra yapilacak.

Dilerim ki herkesin bu donemi kaygisiz, tasasiz, istedigi kisilerle, istedigi destegi alarak gecsin. Ama su da bir gercek: Lohusa dedin cadi olur! :)




10 Kasım 2017 Cuma

Kizce ile dorduncu hafta

Mehter takimi gibiyim. Iki ileri bir ger, gidip geliyor duygudurumum. Bugun cildirmacali bir seyler yasadim ama dun muhtesemdi.

Krizlerimin sebebi malum. Doktordan dondukten sonra cozutuyorum ben. Kilo almamis kilo almamis. Az kilo almis da degil bak, ALMAMIS. Iyi almamis... Her mama sonrasi ya biberona alisirsa ne bok yeriz zaten sut ne kadar geliyor bilmiyorum dertleri. Hayatimda ilk kez psikolog olarak kendime bir faydam olsun isterdim. Canim cok yandi buyuyene dek. Yetiskinlikte de elbette. Ama hic bu kadar aci cektigim, yetemedigim, yapamadigim bir zaman yok.

Hani emme konusunda dogumdan once yazdigim bir yazi vardi. At cope. Yetebileyim evlenene dek emzircem.

Neyse, kendi dertlerim bittiyse kizima geceyim ben.

Dort haftaa! Vay amk bir ay bitti bile aslinda. Gozuyle oldukca takip yapiyor, bence refleks degil, kesin gulumsuyor, buyudu be.

Duygulanimim da farklilasti. "O iyi olsun da..." cumlelerim cogaldi.

Artik memede degil omzumuzda uyuyor. Yuzustu kurbaga seklinde yatiriyorum gunduz. Daha uzun uyuyor. Moro refleksi hala devrede oldugu icin yuzustu yattiginda islemiyor, uykusu daha iyi oluyor.

Kendi basima banyo yaptiriyorum. Alip kucagima dusa giriyoruz beraber. Ozellikle yogun kaka sonrasi cok guzel oluyor :D

Su, sut meselesi de iyi olsa her sey iyi olacak.

Simdiki doktora guvenmiyorum ve her seyden once sevemedim onu. Butun kontrolleri kilo alimi uzerine. Sordugumuz seylere adam akilli yanit alamiyoruz. Degistirmek lazim.

Dedigim gibi. Kilo disinda iyi gidiyor kizim.

Gerci annemin dedigini yapmak gerek. Kotu kotu... Vallaha kotu! :)

5 Kasım 2017 Pazar

Kizce ile ucuncu hafta

Resmen bir dolu bir bos geciyoruz.

Bir gun cok sakin daha uyumlu, diger gun biraz mizmiz gece uykusu duzensiz oluyor.

Tek duzeni gece ve gunduzu fark edebilmesi. Cok ilginc ama hava kararinca -yasasin melatonin- uykusu geliyor. En gec 22.00 uyumus oluyor.

Goz enfeksiyonu yasadi. Ilac kullaniyor ama iyilesti sayilir. Ara ara olabilirmis bu, oyke dedi doktor.

Bir gunde emzik almaktan vaz gecti. Cok garip. Uyudu uyandi ve i ih, istemiyooom dedi ve almadi. Iyi mi kotu mu tartisilir. Her seyin bir artisi bir eksisi var cunku.

O dunyaya adapte olmaya calisirken biz de ebeveyn olnaya adapte oluyoruz. Bocaliyoruz burnumuz boka batiyor. Gercek anlamda da batiyor. Kaka yapmiyor diye dertlenirken motoru calistirdi bizim kiz, yiyor siciyor, yiyor siciyor. Oyle ki uykuya dalacak oluyor, bez degistirdigimiz icin uyaniyor hooop yeni bastan. Sinir bozucu cok.

Lohusalik cok fena. Kontrol edemiyosun kendini var ya oyle fena. O kadar cok agliyorum ki aklin cikar. Ama sinirden degil. Tuhaf bir huzun hali var, emzik verdik agla, kundak yaptik agla, kaka yapti agla... Kotu bir aglama degil ama bicimsiz, kontrolsuz bir aglama. 40 yapar deyince geciyor muydu?

Kendimizi deli sorguluyoruz. Ikinciyi yapanlara, "cicik cik gizil gilsinize" diyenlere hayretle sasiriyoruz.

 Bir arkadasim hamile oldugunu ogrendi yeni. "Ayy cok sevindiiiiim." derken icimden "Agzina sicilacak yavruuuum." diye ic gecirdim. Neyse. Isssaaallaaah iyi olur.

Emiyor mu sorusu devam. Heveslileri cok. Nasil oldugu sorulan hep kizce. Ben? Ben bagrima ozgurlugumun tasini bastim. Kaybina agitlar yaktim. Ben kim kopeksem artik...

Misafiri hala sevmiyorum. "Ay ne zahmet ettiiin." nasil yalan bir laf, degil mi? Bu durum bende bir isik yakti. Bundan sonra lohusa ziyaretine -ki gitmem, lohusaya gidilmez arkadas!- hicbir sey yapmamasi adina israrda bulunup kesin teyit alip elim kolum dolu yemekle gidecegim.

Gecen gun kayinvalide fena faka bastirdi beni. Istanbuldan yegeni ve esi geldi. Ben saniyorum ki borek corek getircek. Evde de bir sey yok dogru duzgun. Bir geldiler elleri bos. Allahtan ekler almistik. Bileydim bi kek cirpardim.

Lohusalik zor. Kizce gun gectikce daha guzel. Evlat kedim cok tatli. Yavrum iki oyun oynandi mi mutlu oluyor. O kadar kiyamiyorum ki ona. Gerci hicbirine kiyamiyorum. Evlat iste...





1 Kasım 2017 Çarşamba

Anne olmak 1

Su an bunu uykumdan fedakarlik ederek yaziyorum. Ama yazmam lazim. Yazmazsam unuturum, tazeyken yazilmali. (Yazi uc gunde tamamlandi!)

Hamilelik doneminde yasanan seyler; iyi beslenmeye calisma, unutkanlik, alinganlik her ne varsa... Ki ben cogunu yasamadim, hicbir seymis. Zor gebelik donemi gecirenler elbette vardir, ayrica herkesin algisi baska baska. Ben demir lady olarak gebelik donemini nasil rahat gecirmisim ve nasil da ruhum ve bedenim anne olmaya hazirlanmamis bunu goruyorum su an.

Hazirlanmamis demekten kastim su: bebek geldikten sonra hemen anne oldum duygusu yasamadim. Herkesle yasadigim iliski sekli kendi cocugumda da ayni rutinde ilerledi. Tanidikca alismak, tanidikca sevgi duymak.

Annelikle ilgili yapmam gereken seyleri olabilecek kadar titizlikle yapmaya calisiyorum. Emzirmek, bez degistirmek, sagligini korumaya calismak, ilgi gostermek, gece kucucuk bir mik desin kosup yaninda bitmek, acaba uyurken bir sey olmus mudur diye sacma endiselere kapilmak...

Bunlarin hicbiri gebelik doneminde kendini hissettirmedi bana. Belki de yapamadigimi, eksik kaldigimi dusundugum yerler hep bundan cikiyor. Calismadigim yerden soru geliyor, biliyorum zannediyorum bos cikiyor.

Bebek cok tatli. Gercekten. Bazen durup durup mincirasim geliyor, yalandan gulmeleri var sanki bile isteye yapiyor, beni taniyor, emerken uyuyakaliyor ve kafasini mememe dayayip uyumaya devam ediyor. Ne kadar rahatsiz oturursam oturayim bu uyku onun icin en rahat uyku oluyor. Ben onun icin farkliyim, goruyorum.

Bu guzel bir sey ve ayni zamanda endise verici bir sey. Koccaaamaaaaan bir sorumluluk veriyor bu durum.

Cidden seviyorum. Ama dolup tastigimi hissetmiyorum. Dogum egitiminden arkadaslar diyorlar ki "Cok baskaymis bebek sevgisi." Sanirim ben bunu kaciriyorum. Seviyorum mesela, kedimi sevdigim kadar seviyorum. Ki bu oldukca buyuk bir sevgi bence. Fakat daha mi fazlasi olmaliydi demekten kendimi alamiyorum. Onun icin olebilirim. Ama kedim icin de olebilirim.  Sanirim kacirdigim nokta su; dusununce: insanlar hep bebek gelince diger sevgilerin yalan oldugunu soylediler ve ben de onu bekledim. Artik geri kalan her seyi daha az sevecegim diye. Oyle hissetmiyorum. Bebegi de diger sevdigim seyler kadar seviyorum. Hele ki bu sirada kediye duydugumuz minnet costu. Yavrum, ilk evlat gibi, sirasinin kendisine gelmesini bekliyor. Kocam mesela, kediyi daha farkli sevmeye basladigini soyledi.

Bazen sikiliyorum. Ozellikle uykuya ihtiyac duydugum zamanlarda. Biri soyle gece avutuverse ve uyusam diyorum. Bazen kollarim agriyor, sirtim ve belim kopuyor emzirmeye calisirken. Hadi hadi ne olur uykuya dal ve ben de uyuyayim diyorum. Dusundugum gibi oldu. En sikintili zaman gece uykusu. Ama sanirim onu da bir sekilde iyi idare ediyorum. 3+1+1 saatlik uyku rutinim var yirmi gundur. Olsun.

Annem geldi kaldi benimle. Iki hafta kadar. Zor bir iki haftaydi. Bence bana karsi cidden sabir tasiydi. Ben zor bir insanim. Cok zor. Bunca yillik annem, ilk kez hakkini nasil odeyecegim diye dusundum. Ilk kez ona karsi borclu oldugumu hissettim.

Eger evde kocam olsaydi hep, dogum icin erkeklere de daha uzun sure izin verilseydi her sey daha kolay olurdu. Bu haftayi beraber geciriyoruz. Bence iyi gidiyoruz.

Annelik guzel bir sey mi? Hala emin degilim. Cok fena deli isi. Onceden demo verseler deli mi sevdi, istemem kalsin derdim.

 Kizim cok tatli. Ebeveyn olmak zor.
Bence hepimize kolay gelsin. Coook coook hem de.


Emiyor mu?

Hihieved var ya, Hande Birsay. Kitap yazdi konu basligi ismi ile. O kitap kapagina fotografini yapistirmak istedigim kisiler var. Koysam tam olacak.

O kisileri gormek istemiyorum. Ama bazilari cok yakinimda.

Sut meselesi buyukmus. Cok buyukmus...


26 Ekim 2017 Perşembe

Cocugunuz kaka yapinca parti yapanlardan misiniz?


Ebeveynlik rituellerini gerceklestirmeye basladik.

Uyurken parmak ucunda hareket etme, gaz cikardiginda alkis tutma, kaka yaptiginda parti yapma...


Bizim kizce duzensiz diskiliyor. Her bir seyinin benzemesi gibi simdilik bu huyu da tipppkiii kocama benziyor. Az da bana cekseydi iyiydi, en azinda  gorunmeyen fizyolojik bir takim ozellikleri. Neyse, belki zamanla degisir diye ummaktan baska care yok.

Simdi web sayfalarinin genelinde diyor ki yenidogan gunde zibilyon kez kaka yapar. Sen de bunu okuyan lohusa olarak bi icine kacarsin, cunku senin yenidogan daha duzgun sicmasini beceremiyordur. Sonra sekme sekmeyi acar, kimin bebesi nasil siciyormus acaba diye sorften sorfe kosarsin... Sonra bu konuda aslinda benzer seyleri yasayanlar da varmis, gorursun, hafif bir rahatlama gelir. Iste oyle bir sey.

Uc gun evvel en son kaka yaptiginda cikolata alip kutlama yapmistik. Bugun de bir sevincliyiz sorma!

Gorgusuzluk diz boyu

Rutin olan seyler aslinda ne de onemliymis goruyor musun?

Ileride bak da gul diye yazdim. Boka da minnet ettigini unutma diye:)

25 Ekim 2017 Çarşamba

Kizce ile ikinci hafta

Gundemler: Emiyor mu? Yetiyor mu? Siciyor mu?

Bir cocuk sahibi olanlarin bildigi, cocuk sahibi olmayanlarinsa "Amaaan yeaa nolcak bebek bakmak, yatir, kaldir, bezini degistir bitti gitti seklinde kucumsedikleri zamanlari geciriyoruz.

Kizce genel olarak saglikli, memede kaldigi muddetce sakin, cok aglamayan ama mikirdanan, gunduz uyumakta gucluk ceken -memede oldugu zamanlar haric- gece uykusu nispeten duzgun bir cocuk. Yani bu ara. Umarim degismez cunku bu duzen benim icin ok.

Her gun kaka yapmadigi icin kaka nobeti tutuyoruz. Belli bir duzeni yok. Bazen iki gun ard arda bazen iki uc gun ara ile. Kendi ne zaman isterse.

Dun doktor kontrolu vardi. Bir haftada biraz kilo almis. Biz ona sevinirken "Yirmi gr giysileri tutsa, elli gram bezi tutsa, o oyle olsa bu boyle olsa, amcam halam olsaaaa, yuzbilmem kac gram geriden geliyor." dedi.

"Anne sutu yetmedigi icin iki saatte bir emzirmeye ek mama saatte bir de emzireceksin." dedi. Bir onceki gece neredeyse hic uyumamistim. Cocuk surekli mememdeydi. Daha ne kadarini istiyonuz amk canimi mi vereyim modunda kafa atasim geldi adama. O kadar matematiksel hesaplarla mi isliyor gercekten hayat? Standart olani iki yuz ise illa o kadar mi kilo almali cocuk? Emdikten sonra elimle sikiyorum memeyi, sut geliyor, cocuk mu cekemiyor?

Kadin dogum ve cocuk hastaliklari konusunda doktorlarin biraz daha sosyal normlara dikkat ederek hareket etmesi gerekir diye dusunuyorum. Mesela gorusmeye "Merhaba, nasilsiniz?" diye baslamak iyi bir secenek olabilir. Cocukla daha sicak bir temas kurmali doktorlar, diline dikkat etmeli. Lohusalik surecini klinik olarak bilmeme ragmen, her sozun altinda bok aramanin bir lohusalik gelenegi oldugunu bilmeme ragmen bu soyledigi sey bana o kadar koydu ki! "Anne sutu yetmedigi icin..."

Zaten adam akilli doguramadim. Zaten sutum yetmiyor. Zaten yetersizim. Kaldi ki zaten uyumuyorum. Zaten su an bebek bana ben anama bagli sekilde hayatta kaliyorum.

Gibi gibi.

Kilo disinda baska bir sikinti yok. Gobegi normal, sarilik yok, isilik varmis biraz, iki gune kadar ev cehennem gibiydi. Banyo yaptiriyoruz.

Yani bu haftaki gundemi kizcenin kilosu ve kakasiydi. Bir sure daha boyle devam eder gibi. Doktorun verdigi onerileri yerine getirecegim, bakalim cumartesiye dek ne degisecek.

Yoruldum ama ya. Ne zaman mola veriyoduk? 😏

23 Ekim 2017 Pazartesi

Kedi ve bebek

Kizce dogmadan once bizim oglan kedisiyle anlasip anlasamayacagi, kedinin verecegi tepkiler, saglik problemi, uyum sorunu benim icime icime oturuyordu.

Kediyi bebekle anlasabilmesi icin onceden hazirlamali diyor uzmanlar ve deneyimleyenler. Ben kendi adima diyorum ki "Olm ben hazir miydim da kediyi hazirlicam bebege?"

Tam olarak olaya bu profesyonellikle yaklastim. Psikolog oldugum icin dogru yaptigima da adim gibi eminim.

Bizim oglanin bebege hazirlanma sureci bebegin yatagina, yikanmis giysilerine, dolabinin icine ve hatta pusetin icine yatmasi ile gerceklesti. Ozellikle engellemedim. Bir daha yikarim dedim, yeter ki yadirgamasin. Kediler yeni olan temiz olan seylerin uzerine yatmayi kokularini birakmayi pek severler. Ve ayrica engellenmeye de tahammul edemedikleri icin bir ise yaramaz. Kedi ile kazanilamayacak savasa girilmez.

Yani bizim bebek oncesi alistirma surecimiz koy gotune metoduydu.

Hastaneden eve geldigimizde iki gece evde bir basina kalmisti cancagzim. Ozlemis bizi tabii hemen bir mirlamalar bir seyler yapti. Ben once girdim eve. Zaten ameliyat yarasi yuzunden degil bebek kendimi tasiyacak halim yoktu. Oturdum bir yere ve bir sure sevdim onu. Sonra kocam puset ile geldi ve oto koltugunu yere koydu. O anda fark etti kizceyi. Koklamak icin gotun gotun yanina gitti. Ani hareketler ile tirsip geri cekildi. Birkac defa bu sekilde devam etti ve sonra sanki "Amaaan sizle mi ugrasicam." dercesine bir tavir takindi.

Hala bebege gelirken temkinli davraniyor. Ki oyle olmasi bizim icin de guvenli. En cok cekindigimiz sey ya gidip uzerine yatarsa idi. Tabii ki guvenmiyorum ama kedi bebekle ilgilenmedigi icin bir nebze de olsa icim (cevredekilerin ici) rahat.

Bu oniki gunde en yakin temasi kafasini koklamak oldu. Bazen de gidip ayni yataga yatiyor ama farkli koselerde.

Sukur ki sorun gorunmuyor. Simdilik sadece oglumu cok ozluyorum. Anliyorum ki o da beni ozluyor. En kucuk bir firsat buldugumda gidip yanina giril giril uyuyorum onunla.

Hala ama hala cok seviyorum. Ikinci planda olmasi diye bir sey soz konusu degil. Simdilik temel ihtiyaclari sebebiyle simbiyotik bir halde oldugum bir canli var, tamam. Ama bu oglanimla deliler gibi ask yasamama engel degil. Yakin zamanda yine eskisi gibi olacagiz onunla, eminim.

Hicbir zaman vermedigim-veremedigim- gibi bunda da tavsiye verebilecegim bir uygulamam yok. Tek diyebilecegim sey rahat olun, kedinizi iyi taniyin, ihtiyaclarini gozetin, dislamayin, denge kurmaya calisin. Ve ne olur ne olur ne olur... Bebek geldi diye diger caninizdan vazgecmeyin.

21 Ekim 2017 Cumartesi

Kayinvalide gibi baba

Babam cok orijinal bir adamdir. Anlatamam gormen lazim! Disaridan bakinca komik, aile icinde trajikomik hikayelerimiz var.



En sevdigim(!) ozelligi baltali ilah olmasi.

Bunlar da dunku Izmir ziyaretimizde kendisinden duydugum motivasyon dolu sozler. ( Neyse ki oncesinde Gozde ile gorusmustuk. )

"Bak, grip salgini var, dikkat edin, ben opmeyeyeim, almayayim."

"Eve gelen giden oluyor gripli iseler soyle gelmesinler, valla cok fena salgin var."

"Agliyor mu o, ohoooo yandiniz!

"Her agladiginda kucaga alirsaniz alisir, kucaga cok alistirmayin."

"Emzik mi? Bu kadarcik bebege emzik mi verilir be?"

"Bak, tuvalet temizligine cok dikkat et, enfeksiyon kapar ugrasir durursunuz. "

"Bebek magazaaina mi gireceksiniz? Valla ben olsam girmem, kucucuk cocukla." (Giremedik)

"Usutmeyin bak, usumesin cocuk."

Bunu da yapti evet: "Sutun yetiyor mu sutun? Nereden biliyorsun yettigini?" (Annem Gozdeden aldigi gaz ile bir takim bilimsel aciklamalar yapmaya ugrasir.)

"Simdi siz bu cocuga niye su vermiyosunuz? (Acikladim) Yahu olur mu oyle sey, hic mantikli degil, kesin susuyordur o."

"Kediye dikkat edin kediye. Valla ustune yatar, cocuk nefessiz kalir."

"Simdi Lidya teyze oluyor mu yani? Kesin mi?" (Boynu bukukluk)

Ve daha niceleri. O anda elimde kagit kalem yazmam gerekirdi.

Babama o kadar alisigim ki bi soylediklerinin hicbiri beni endiselendirecek kivamda degildi. Sanirim bir erkek olarak onu cok da ciddiye alamiyorum.

Ama boyle de bir babam var yani. En heveslisi oldugun bir vakit belirir ve der ki;


Trajikomedilerden bir demet. ❤


20 Ekim 2017 Cuma

Kizce ile ilk bir hafta

Birinci gun: Dorde ceyrek kala dogdu. Ameliyat sonrasi ayri kalmadik. Emmesi icin meme ile hemen tanisti. Ameliyathaneden beraber ciktik. Ilk kontrolleri icin kocam da bebege eslik etti. Planli dogum olmadigi icin hastaneye gelen cok ziyaretci olmadi. Ama gelenler de bir turlu gitmek bilmedi ve en sonunda "Misaadenizle biz biraz dinlenebilir miyiz?" dememle birlikte hastanede sadece ben kocam ve bebek kaldik. Bu esnada annem kocami eve gonderip kendi kalmaya calisiyordu, ikna ettik ve ilk gecemizi ucumuz beraber gecirdik. Benim icin agrili ama anestezi dozu eklendikce "Ellaaaam soguk soguk ne de guzelsin." kafasi yaratan bir geceydi. Iyi ki epidural uygulamislar, o rahatlama hissini unutamayacagim.

Gece bir hemsire geldi ve asilarini yapmak istedi. Ve kan alinmasi gerekiyormus. Kocam israr etti eslik etmek icin ama sabote edebilir diye dusunerek gelmemesinin daha iyi olacagini soylediler. Sonra yine gece bir cocuk doktoru geldi ve ilk kontrollerini yapti. Gece kocamla beraber bezini degistirdik. Daha cok o degistirdi. Emzirmek icin hemsireden yardim almak durumunda kaldik. Mememi nasil agzinda tutturacagimi beceremedim cunku. Biraz uyuduk. Heyecan, merak, kesif ve lan beceriyor muyum ben bunu dusuncesinin eslik ettigi bir gece gecti.

Ikinci gun: Sabah baska bir cocuk doktoru geldi. Deli kaka yapmisti ve biz onunla cebellesiyorduk. Bize yardim etti. Genel kotrollerini yapti. Ve yanimizda kimse yok diye bize acidi.:) Halbuki ilk geceyi kocam ben ve kizim olarak gecirmekten dolayi memnunduk.

Bugunu bolca gogsumde gecirdi. Bir iki ziyaretci geldi. Aksama taburcu olabilmemiz mumkundu fakat bunun icin kucuk bir kosullari vardi. Bebek icin degil, benim icin! Gaz cikarmak!!! Aksam saat altiya dogru artik sabrim kalmadi ve dedim ki tamam, oldu! Risk belki ama daha bekleyecek halim kalmamisti. Aksam saat alti gibi hastaneden ciktik ve sallanan ve kontrol edilemeyen karnimla yari uyur yari uyanik vaziyette eve geldik. Kizim araba koltugunda yol boyunca uyudu.

Arabadan inmek zordu, kapiya dek yurumek de oyle.  Aksam evde biraz sersem bir sekilde gecti. Gece uyuduk uyandik. Cok sikintili bir gece degildi.

Ucuncu gun: Evdeki iki buyuk anne de "Bu cocuk biraz sari mi?" deyince aksama dogru acil servise gittik. Normalde bu zamanlarda saglik ocagi ve doktor kontrollerine gitmis olmak gerekiyordu ancak araya hafta sonu girdigi icin bizimkisi biraz gecikti. Acilde topuk kani aldilar. Herkes anne olarak benim bakamayacagimi, uzulecegimi, duramayacagimi falan dusunuyordu. Cocuk adina uzucu bir sey tamam, vucudu deliniyor, kan veriliyor... Ama sagligi icin, sarilik olmasi topugundan alinan birkac damla kandan cok daha endise verici.

Nitekim, degeri biraz yuksek cikti. Aldi mi beni bir telas! Ameliyat yerim iyi degil, adam akilli emzirme isini cozmus degilim, ya bizi yatirirlarsa! Hatta ya kizimi yatirirlar d refakatci almazlarsa!

Cocuk doktoruna gittik. Bakti olctu bicti. Uzak yerde olsaydik yatiracagini ancak simdilik gozlem altinda tutmak istedigini yarin yine kan verilmesi gerektigini soyledi.

Eve geldik. Ve formul mama hazirladik. O esnada hastanede yatirmadan eve fototerapi cihazi almak daha mantikli olacagi icin onu kiralayabilecegimiz yerleri arastirmaya basladi kocam.

Ve o aksam sutu yetmiyor muhabbetleri basladi. "Emiyor mu?" Evet, ama bilmiyorum ki sut ne kadar geliyor. Ama cocuk memeden inmiyor.

Cok gergin ve uzuntulu bir gundu. Gundemimiz sarilik, beslenememe ve bir de daha once anlattigim isim mevzuu ile doluydu. 3. Gun keyifli degildi. Cok endiselendim ve cok uzuldum.

Dorduncu gun: Sabah uyanip kahvalti yaptiktan sonra yine acil servisin yolunu tuttuk. Yine aglamakliydim. Ama sarilik dusunduren pek cok belirtinin bizim kizda olmadigini da gorebiliyordum. Gozleri sararmadi, surekli uyku halinde degildi. Aksine ben acim der gibi surekli meme istiyordu. Ve her seyden once rengi pembeye donmustu.

Yine bir topuk kani macerasi oldu. Ve ardindan bekleyis... Sonuc nasil gelecek, bilirubin dustu mu, cocuk iyi mi diye dusun dur. Aglamaya basladi ve bir turlu susmadi. Ben de ilk kez disarida emzirmek zorunda kaldim. Iyi ki emzirme ortulerinden almisim, ne buyuk kolaylikmis o!

Sonuc geldi. Sarilik orani dusmus. Ciddi bir oh cektim. Doktor sadece takip edilmeli dedi. Baska da bir sey yapilmasina gerek yokmus.

Eve geldik. Gozde ve Elif geldiler. Kuzenlerim geldi. Keyifli bir gundu. Gozde destegi iyi geliyor. Keske her yrni dogum yapan kadina en azindan ilk bir aylik devamli ebe destegi saglansa. Cunku her sey cok yeni. Kakasi normal mi, bu kan da ne, atesi iyi mi, mamasi dogru verildi mi, nasil daha kolay sakinlesir, meme tutmasi nasil kolaylasir, gobek bagi bakimi normal mi? Zibilyon tane soru var. Buyukler var evet ama bazi seyler onlarin zamanindan kalma. Dogru mu yanlis mi bilemiyoruz ki.

Besinci gun: Cocuk doktoru ile tanisma gunu. Hastaneye gittik. Artik hastanelerde nasil takilmamiz gerektigini biliyorum. Nasil sakinlesir, nasil emzirebilirim, konuya daha hakimim.

Doktor genel kontrolleri yapti. Gobek bagini ellememistik biz, biraz akinti vardi bunu temizlemelisiniz dedi. Ikiyuz gram kilo kaybi var dedi. Bezini acti, kristal atiyor ve vajinal kanamasi var dedi. Ve bizi, kan tahlili, idrar tahlili, ultrason ve isitme testi yapilsin diye bir dolu liste ile gonderdi.

Cocum bir tek memede sakinliyor. Isitme testi icin uyuyor olmasi gerekiyor. Bir punduna getirip gurultuden ve hareketten uyuyan bebegi attik isitme testine. Uyanmadi. Listeden bir gorevi silmis olduk.

Kan vermeden once idrar icin kiz bebeklerin vajinasina yapistirilan bir poset vardi, onu takin dediler. Ne zor ve ne gicik bir sey o. Tam yapismaz, yapisti mi garantisi yok cis kacirabilir. Ve benim konuya dair bir fikrim yok. Neyse, emzirme odasindan bir kadin bana yardim etti. Yapistirdik ve kan vermek icin asagi indik. Beni iceri almadilar. "Aman annesi, sen bakamazsin!" Zor zahmet uc tup kan aldilar cocumdan, son tupu dolduramadilar bile. Hemsire, pihtilasmayla ilgili problem olabilecegini soyledi. Eger oyleyse yeniden kan verilmesi gerekecek. Bu esnada cok agladi. Ama yapacak bir sey yok.

Neyse kan verip yeniden yukari kata emzirme odasina ciktik. Cis yapmis. Ama posetten sizmis. Hadiii, bir daha tak, cis yapsin diye bekle. Baktik saat ogle arasina geliyor, doktora dedik "Haci biz gidiyoz. Cis yaparsa evden getiririz."

Eve geldik. Bir kere daha yapti yine sizdirdi. Tam bez degistirirken bu sefer elimize yapti. O cisler o kadar kiymetli ki bizim icin! Bir de su iciremiyoruz. Anne sutu ve formul mama kullanabiliriz sadece. Formulu eve geldiginde vermisti kocam, ben de butun gun memeyi dayadim ona ama bir anda cis yaptiracak kadar yogun degildi ki.

Ogle arasi bitti biz beklemeye devam. Kocam sersemledigini ve biraz uyumak istedigini soyledi. Uc gibi yeniden evden ciktik ve bu kez topuk kani macerasi icin saglik ocagina gittik. Orada yeniden idrar poseti bagladilar. Kan alindi. Dort kez topugunu delmek zorunda kaldilar. Kan kalmadi ki cocuumda. Sonra bezini kontrol ettik. Kaka yapmis. Ve posetin icine yapmis ve vajinasinin orada toplanmis! Hay allahim, enfeksiyon yokken ona davet resmen! Temizledim altini, bir daha da poset baglamadim. S.kerler baglamiyom amk, hasta etcez cocugu deyip tahlil sonuclarini doktorla gorusmek icin hastaneye yollandik. Vee tabii ki alinan kanlar yetersiz geldi. Yarin bir daha... Bir gunu daha hastanelerde tamamlamis olduk. Aliskanlik haline gelmese bari.

Altinci gun: Sabah yine hastaneye gittik. Once bir ultrason cekimi yapildi. Vajinal kanama icin. Bazi kiz bebeklerde anneden aktarilan hormonlar sebebiyle vajinal kanama gorulebilirmis. Sebebini bilmiyorum ama dogum sirasinda bir suru hormon takviyesi almak zorunda kaldim, acaba ondan mi oldu diye dusunuyorum.

Ultrasonda bobreklerine, yumurtaliklarina ve bilimum ic organlarina bakildi. Rapor sonucunda bir sikinti gorulmedi.

Tam bir hafta once bebegin yattigi yerde ben yatiyordum, anmiyon kesesi icindeki su yeterli mi degil mi arastiriliyordu. Ve simdi kizim burada. Bir hafta bitiyor bile.

Ultrasondan ciktiktan sonra kan verme bolumune gittik. Hemsireler uzulduler. Yaklasik bir yirmi dakikalik caba sonrasinda kan alabildiler. Ama yine her taraf kan olmustu. Bu kez yeterli olsun lutfen dedik ve eve donduk.  Sonrasinda nispeten sakin bir gun gecirdik. Kocam kimlik islemleri icin basvuru yapmaya gitti. Is yerlerine gerekli evraklari teslim etti. Annem bir ara carsiya cikti ve ben bebekle basbasa kaldim. Daha guzeldi. Katie Melua dinledik beraber :)

Ama her sey yolunda gitse bile bu kez de benim aklimi gobek bagi kurcalamaya basladi. Akinti vardi.

Yedinci gun: Ve kizceyle ilk bir haftamizi tamamladik. Bugun anneannem ve teyzem ziyarete geldi. Ziyaretci guzel, evin havasi degisiyor kisa sureligine de olsa bir enerji geliyor. Ama uzun sure kaldiklarinda -ki benim butun akrabalar Izmirde- bogucu olmaya basliyor. Cunku evde istedigim giysi ile istedigim gibi dolasamiyorum. Misafir oldugunda kocamin ailesi de geliyor ve ben isim meselesini hazmedemedigim icin istemesem de durup durup bileniyorum onlara. Babam geldiginde de ayni duyguyu yasayacagim, eminim.

Bir de mudahaleler var tabii.. Mesela geldikleri zaman kuzenin esi "elleri usumus, yuzunu cizer!" diye feryat ederek eldiven giydirmek istedi. Ama bebek o kadar kucuk ki, eldiven elinde durmadi.

Yine ayni gun hava deli sicakti. Gozde tek kat yarim kollu giysisi ile birakti cocugu. Kayinvalide ona evhamlandi. Ama bana bisey demedi. Annem soyledi sonradan. (Bak iste kadin, soyleme de mi, niye soyluyosun?)

Anneannem bana kayinvalideme yanindan gecerken gulumsemem gerektigini soyledi. Ben gotu basi dagitmisim, aklimin ucundan gecmiyor sevimlilik yapmak, anneannemin dikkatine gel.

Teyzem de bir seyler dedi ama sanirim onunkiler fazla siradandi animsayamadim.

Yine kuzenimin esi ertesi gun arayip kendi cocuguna biraz su icirdigini, agzinda pamukcuk olmasin diye ise yarayabilecegini soyledi.

Anneannem emzik alabilsin diye bal surmeyi onerdi.

Gibi gibi gibi... Bunlara ayrica aciklama yazmaya gerek yok diye dusunuyorum. Herkes benzer seyleri duymustur cunku.

Ve ilk haftasi biterken cocugumun gobek bagi da dustu. Biraz islak, biraz sikintili gibi mi acaba diyorum ama cok da bilmiyorum. Ailr hekimine fotografini cekip gonderdim sorun olmadigini soyledi. Cok da guvenemiyorum ama hadi insallah demekten baska yapabilecegim bir sey yok.

Hizli gecti bir hafta. Saglik disinda en buyuk dilegim bir an once eski duzenime kavusmak. Yani yalnizlik. Annem var ve evet iyi ki var ama kendi basima kalmayi ozledim.

Neyse o gunler de gelecek.

Ilk gunler boyle gecti. Yazmaksa uc gun surdu. :)


17 Ekim 2017 Salı

Bir ebeveynlik teroru- Isim


Son ana kadar, hatta dogduktan sonra bile kucukhanima ne adla hitap edecegimizi bilmiyorduk.

Tesadufen pinterestte denk geldikten sonra Lidya adina icim cok isinmisti. Kocam "mmmmhhh" modundaydi. Kesin hayir demedi, tamam ya oldu da demedi. Ben hastanede dogum icin beklerken hala cocugun adi yoktu.

Dogdu... Hala adi yoktu. "Sizin keyfinizi mi bekleyecegim severler!" deyip "Tamam, kesin bilgi, yayalim, adi Lidya" dedik. Kocam da tekrar ede ede alistigini soyledi. Ki, bu anlasmayi yaptiktan sonra bile bin defa sordum. Bizim icin olmustu.

Sonra ebeveynler geldi hastaneye. Biz ameliyathaneye giderken onlara bir sey soylemedik. Bebek geldi ve ondan sonra haber verdik, dogdu diye. Yanimizda olmamalari kesin kesin kesin cok isimize yaradi.

Ismini sordular, soyledik. Pek cogu kimsede "Ehh" ifadesi olustu. Hic onemli degil benim icin, alisilacak sonucta. Babam her zamanki dangalakligi ile bombayi patlatti. Begenmemismis, anlami da ilk hristiyan olan kadinin ismiymis!

Ben hic sozlukte arastirma yapmamistim. Benim bildigim Lidya, Ege bolgesinde kurulan bir uygarlik. Hani parayi bulanlar😊 Hic baska bir anlami olabilecegini dusunmedim. Egeliyiz, burayla ilgili olsun, soylenisi guzel, bu kadar.

O gun hastanede hem kalabalik hem de anestezi etkisi, saskinlik falan derken cok onemsemedim bunu.

Meger onemsemeliymisim. Ucuncu gunde kocamin ailesi patlatti bu sefer. Tasvip etmiyorlarmis, bizim dinimiz zayifmis! Ulan var mi diye bir sorsana, sen beni tanimadin mi uc yildir; hangi dini aktivite icine girdim, hangi gelenegi onemsedim, belki de baska bir dindenim, nereden bileceksin!!! Belki gostere gostere yasamiyorum ben inancimi, ne biliyorsun?

Bunu anneme soylemisler. Bak bak, tasvip etmiyormus, animsadikca kiziyorum. Annem de soylerim ama benim kizim dik baslidir demis. Kocamla konustum. Istemiyorsa degistirebilecegimizi soyledim. O da kizdi ve babamin dedigi animsatti. Daha cok kizdim, cunku demistim ya, onemsememistim o muhabbeti. Ve biz artik degistirmek istemedigimize emin olduk.

Annem her zamanki gibi uyumlu hali ile belki gonlu yok onun da ama siz neyi begendiyseniz deyip cekildi aradan. Babam hala dun telefonda mizirdanip duruyordu. Kocamin ailesi icin hala kabul edilemez bir durum. Mesela babasi kulagina isim okuma merasimini yapmayacagini soylemis. Kendi tercihi.

Bu muhabbetin oldugu gun bebegin sagligi acisindan endisemizin oldugu bir gundu. Bu muhabbet tuz biber oldu. Beni uzmeye ne haklari var, ne kadar benciller diye dusundum. Bir de ayni gun kv. yemek getirmeye tek basina geldi ve oturdugu gibi aglamaya basladi. 😐 Al sana bir endise kaynagi daha. Ne oldu, biz mi bir sey yaptik, neye alindi gucendi diye dusunduk. Her ne kadar cok onemsemesem de hormonlar dalgali gidiyor bi ter basmadi degil...

Neticede aslinda aile buyuklerinden kimsenin begenmedigi, benim de hevesimin agzina sictiklari bir ismi kizimiza vermis olduk. Hic pisman degilim aksine soyledikce daha cok alistim. Kocam da ayni sekilde.

Ister şştt desinler, ister kizim desinler, hüooop desinler, ne istiyorlarsa kendi tercihleri. Ve bu sekilde aralarinda kuracaklari bag da kendi tercihlerinin sonucunu doguracak. Yani bundan sonrasi onlarin sorunu.

Yenidoganin pek cok yeniligi ile bas ederken boyle sacma bir ani da eklenmis oldu hayatimiza.

Ama karar verdik. Kizimizin adi Lidya.




13 Ekim 2017 Cuma

Bir kizimiz oldu- bebekler sahiplenilir mi?--

Aidiyet meselesine sonra, cook sonra bir gun gelecegim elbet.

En son gonderide suni sanci verilecegini soylemistim. Gozdenin dakikada 4 damla olarak neredeyse yok hukmunde ayarladigi serum bana takilir takilmaz etki etti. Normalde iki saate ancak etki etmesi gerekirmis.

Benim her seyim tuhafti zaten. Hastaneye yattik. Rahim agzina ilac koyulacakti. Daha koymadan nstde sancilar duzene girmisti. Burada da suni sanci bir anda sikligi arttirdi. Ama bu beklenen bir sey degilmis. Bir saatin sonunda serum cikartildi ve benim sancilarim duzenli olmasi beklenen sekilde seyretmeye basladi. Yani dogumun aktif fazina girdik.

Fakat...O kadar seye ragmen rahim agzi yumusamadi. Acilmadi. Son nst benim icin ay ne guzel kasilmalar devam ediyor seklinde akarken bebegin de kalp atislari dusmeye baslamis. Kasilmaya eslik eden rahim agzi acilmasi olsaydi belki de her sey yolunda olabilirdi. Ama Gozde de, Volkan Bey de gidisin bebek icin iyi olmayacagini dusunduler. Bir defa daha vajinal muayene yaptiktan sonra acilmanin hala olmadigini gorunce mecburen is sezaryene dondu.

Dogal dogumu destekleyen biri ile calismanin artilari var gercekten. Ve bu sezaryen icin de gecerli oldu. Lavman yapmadilar, ameliyathaneyi isittilar, butun ameliyat boyunca gogsumden iceri bir isitici soktu Gozde, kocam yanimdaydi, bebegin kordonu gec kesildi, ten tene temas yapabildik... Baska seyler de olmustur ama anin saskinligindan bazi seyler gercekten gercekustu.

Bebek kesenin icinde kaka yapmis. Cok oldugunu ve tehlikeli oldugunu soylediler. Cigerini fazlaca temizlemek durumunda kaldilar. Sonra da bana verdiler. Anestezi etkisi altinda ne konustugumu, ne yaptigimi animsamiyorum.  Ama bir ara siyaset falan konustuk, nerden konu acildi bilmiyorum.

Nihayetinde avuc kadar bebe, 40+5. gebelik gununden sonra, 2800gr, 49 cm, 15.46 da 11.10.2017 tarihinde hayatimiza bir kez daha bu sefer goruntusuyle birlikte girdi.

Ameliyat olmak zormus, sezaryen konusunda pozitif bir sey soyleyemeyecegim. Hele ki hastaneden cikmadan once koridorda zor zahmet yuruyus yaparken bir gebe kadin icin "la ben ne bok yedim ki!" dusuncesine sebep oldum, umarim planli sezaryen fanatigi degildir kendisi. Oyleyse de kendi bilir... Herkeşin ameliyat yarasina kimse karisamaz!

Sureci farkli asamalarda yasadim. Diyecek baska laflarim da var. Sonraya kalsin.

Iyi ki Gozde vardi, iyi ki Volkan Dede vardi. Iyi ki Izmirdeydim. Hastane personeli de iyiydi bence. Guleryuzlu ve nazik insanlar denk geldi.

Neyse uyuyayim ben azicik. Arkasi baska zamana.

Yapmayani dovuyollaa




10 Ekim 2017 Salı

Hastanede 0.0 (40+5)

Dun aksamustu yatis yaptim. Gunduz kontrole gittim Aydin'daki hastaneye. Doktor suyun bitmis dedi. Radyolojiye gonderdi. Orada da su kesesi goremediler. Yatis oneriyorum dedi. Biz de Izmir'e geldik. Yine kontrol yapildi. Endise edilecek bir su azalmasi yok fakat yatis yapalim propess takalim dedi doktor. Dun aksam saat yedi gibi propess takildi.

Oncelik olarak dogal dogum titrini kaybettik. Cok onemli mi degil. Ama dogum dogal bir olaydi kendiliginden basliyor muydu? Demek ki her zaman degil.

Kasilmalarim var, kisa sureli ve rahatsiz etmiyor. (Ama koridorda aglayan bebek sesleri ediyor:S) Agri hissetmiyorum desem yeri. Bacaklarimda ve kasiklarimda hafif bir sizlama var, o kadar.

Sabah yeniden vajinal muayene yapildi, acilma yok denilecek gibi. 1 cm. Dun geceden bu yana pek bir degisiklik yok. Bu da gidis icin mudahalenin habercisi. Suni sanci icin tamam dedim. Neyle karsilasacagimi bilmiyorum.

Hazir hissetmeyle mi alakali? Ruhsal sureclerin devreye girmesi ile sabote ediliyor mu dogum? Surece bakinca kendimi anne olmaya, bebek ile ilgilenmeye, bebek sevmeye hic hazir hissetmedim. Hala benzer duygum yok. Su anda en buyuk odak noktam bedenimi yeniden tek basima kullanmak. Ama bunu yaparken madem oyle yarim saatlik sezaryen operasyonu tercih edeyim diyemiyorum. Neden bilmiyorum. Vicdan mi yoksa nedir, bilemiyorum. Pek cok seyi bilmiyorum sanirim.

Bekliyoruz. Bir sure daha bekleyecegiz anladigim kadariyla. Kendimi kotu hissetmiyorum. Hastanede kalmak cok da eglenceli degil sadece. Bakalim surec ne gosterecek.

8 Ekim 2017 Pazar

Geceeleeer yar yaaarr- 40+3

Her turlu oksitosin arttirici eyleme varim. Mesela sirf bu yuzden gecenin dordunde kalkip mustakbel cocuumun odasindaki kanepede pinekliyorum. Neden? Cunku hazirlik... Sirf dogum sonrasi gece uykusuzlugunu tecrube edeyim diye boyle bir kampa yatirdim kendimi. Cok iyi yapmisim bence.

Doguramiyorum kafasi pek garip. Ilk kez mahalle baskisini kendim dahil herkesin katkisiyla hissediyorum. Her lafi gotumden anliyor, emmeye gommeye gelemiyorum.

Cumartesi Izmir'deki doktora gittik. Nst iyi, biraz kasilma var (adi var hissi yok), su biraz az gibi. Sali gel tekrar bakalim dedi. Hacim dedim sali sallanir. Bakilacak dedi. O zaman ordaki hastaneye gideceksin. Eger suyun azalmis ivir zivir derlerse, mudahale gerekiyor derlerse buraya gelirsin bir defa dala kontrol ederiz dedi. Piki, dedim. Ama aldi mi beni bir endise! Cunku bence kesin burda hastanedeki doktor diyecek ki ohoo 40 haftayi da gectin, o zaman gel sana ameliyat yollari. Dogum kendi baslasin istiyorum. Ama baslamiyor, ben de sinir oluyorum. Hadi demekten kicim cikti.

Hurmaya dadandim. Malum deyisteki gibi olmasin diliyorum ama baska da bir sey gelmiyor aklima yapabilecegim.

Gozdeyle konustum, sorun yok, nefesine odaklan dedi. Bu tip anlarda ben yapamiyorum onu kardes. Bak dogum baslasin, nasil yonetiyorum ben o stresi; eylem var cunku. Ama eylemsizlik hallerinde oyle basarisizim ki aklim almiyor. Beklemek, belirsizlik, kontrol edememe... Olum gibi bir seyler oluyor ama kimse olmuyor, o hesap.

Ha bu arada bok varmis gibi bilimum kadin web sayfalarinda cirit atiyorum. Nerede gereksiz bilgi ben oradayim. Kadinlar klubu olsun, melekler mekani olsun,( ay reklama mi girdi produksuyoncu bey!) analik sayfalari olsun hepsini tariyorum. Aaa bak cilvelikiz nasil dogurmus bende de mi oyleydi acaba diye kiyas yapiyorum. Nasil sagliksiz nasil sagliksiz anlatamam.

Gerci bebek hareketi sandigim seyin kasilma oldugunu ogrendim az once. Yani, sanirim. Bu da bir bilgidir.

Mantikli olan ben daha zaman var, vucut ve bebek hazirlaniyor, o sure dolmadan baslamayacak endiselenme diyor. Neydi, damla tamamlanmadan damlamaz! Ama duygusal ben durmuyor. Uyuyamiyor, endiseleniyor, sikiliyor, tahammulsuzlesiyor. Daha uc gun once oyle de guzel uyuyorum boyle de guzel uyuyorum diyen ben 40 dolar dolmaz gozle gorulur bir bicimde somatizasyon halinde duzensiz uyku haline gectim. Bunye o kadar net yani bu konuda.

Fakat tek bir sey var ruhumu yumusatan. Kedim. Resmen en yakin arkadas, resmen destekci, yatistirici, iyilestirici. Simdi de kolumda yatiyor, giril giril. Iyi ki var. Iyi ki.

4 Ekim 2017 Çarşamba

40 a 1 kala


Yemin ederim sırf bu geyik için bekledim. Tamam artık doğurabilirm :D


Doğmuyorduuu, bir türlü doğum başlamıyorduuu, içimdeki alien gitgide büyüyor, anası çikolataları götürüyor, çocuk 3500 gr'a yaklaşıyor ancak nasıl çıkacak düşünmüyorduuu.

Ben bu hafta gelir diye çok heveslenmiştim ya. Ama çarşambaya kadar. Bugünden sonra artık yne erketeye yatabilir. Çünkü babalık izni 10 gün ve sadece tek bir haftasonuna denk gelirse çok güzel olacak.  Bunun için de yine en erken pazar gecesini beklemesi lazım. Nasıl da küçük hesapların adamıyız, ebeveyn travmalarına hoş geldin diyelim.

Doğum kanalına doğru hafif bir sızlama da olsa "Aha, hadi bakalım, yaşasın!" diyorum. Geçen hafta demiyordum bak. Geçen hafta bu his olduğunda gözlerimi pörtletip "Aman allahım sıçtık!" diyordum. Sonra geçiyordu ve rahatlıyordum. Şimdi tam tersi. "Tüh ya, yine geçti." diyorum. Bu gerçekten hazır olduğumun göstergesi sanırım.

Bir de zaman geçtikçe ve ben evde kaldıkça yapmam lazım deyip de debelendiğim ama nasıl olcak diye endişelendiğim pek çok şeyi de tamam ettim. Ne bileyim mesela temizlik işleri, düzen işleri, bebek odası, giysisi ıvırı zıvırı, buzluğa stokladığım yemekler, birkaç delici kesici ev tamirat işi (Evet matkap ve ben çok yakın arkadaşız.) , onlar bunlar derken kafamdaki zımbırtılara tik attıkça ben daha bir tamam oldum. Yapma etme dendi ama zaman geçmiyor aksi halde, boş oturmaya alışkın değilim ki!

Uyudum da. Kendimden beklemediğim performansları göstererek hem de. Öğle uykusundan nefret ederim. Düzensiz uykudan da. Uyku dediğin gece 10.30 sularında başlayabilir sabah da yine 10.00-10.30 sularına kadar uzayabilir. Benim için ideali 12.00-7.30. Şükür ki hala aynı standartta gece uykusu uyuyabiliyorum, gece uyanmıyorum, bu yüzden de gündüz enerjim yerinde oluyor. Öğle yemeğinden sonra hafif mayışmaya başlarsam kendime izin veriyorum. Normalde öğle uykusundan uyandıktan sonra midemde tuhaf bir his oluşur, ayılamam, sersemlerim. Alışmaya başladığımdan belki de sanki daha az hissediyorum bu saydıklarımı.

Çevremdeki insanların heyecanı eskisi gibi rahatsız etmiyor beni. Kabullendim varsayıyorum. Halam telefonda "PİİİİREEEEMMMSEEEEESSSS NAAAAAPIIIYYOOOOOORR!" dediği zaman uyuzlanmıyor, "Ehe ehe, iyi artık bekliyoruz." diye cevap veriyorum. Piremses anası olmaya layık hareketler yapıyorum.

Her hafta doktor kontrolüne gidiyorum. En gıcık şey bu. Bir hafta Aydın bir hafta İzmir mekik dokuyoruz. Çünkü nst. Nst çok önemli doktorların gözünde, her şeyi ona göre ayarlıyorlar. İzmir'deki klinikteki nst yatağı iyi de Aydın'da her 20 dk sonrasında belimden katır kutur sesler çıkıyor kalkarken." Taş mı döşediniz, naptınız?" diyesim geliyor sonra özel de olsa hastane burası diye sakinleştiriyorum kendimi.

Doktorlar da çoğunlukla benzer şeyler söyleseler de bazen farklılaşabiliyorlar. Aydın'daki en son suyun azalmış bol su iç demişti, İzmir'deki ölçtü biçti normal dedi. Aydın'daki kilomu bahane etmeye başlamıştı. İzmir'deki iyisin, dedi. Aydındaki yüzünü görebiliyorum, hiç görmememiz lazım demişti, İzmir'deki daha öncesinde kanala girmiş, yüz hatlarını seçemiyorum, demişti. Hatta cinsiyetini sorduğumuzda onu da göremediğini söylemişti, umarım son anda bir pipi ile karşılaşmayız!

Hastane çantası hazırlamak kolay ancak bir o kadar da zordu. Ben çok kolay seyahat çantası hazırlarım. Belirli bir standartım vardır ve onun dışına çıkmam, abartmam, gereksiz şey almam, dolayısıyla seyahatlerde kocaman kocaman bavulları peşim sıra sürüklemem. Hastane çantası için de bence başarılı bir hazırlık yaptım diye düşünüyorum. Sadece kafamı kurcalayan bir hava değişimi var. Buraların sıcağı soğuğu belli olmuyor. Bebek için değil ancak kendim için belki buna dikkat edip bir şeyler ekleyebilirim. Hastaneden çıkıp arabaya binip eve geleceğiz işte, ne kadar kötü olabilir ki?

İşin ticari boyutu yine göze göze sokuluyor tabii bu alışveriş noktalarında. Tek kullanımlık donlar var. Don diyorum çünkü külot demek fazla ince bir tabir onlar için. Naylon bir şey. Benim aklıma kağıt sabunları getiriyor, her gördüğümde gözümde canlanan şey külodun giyen kişinin kıçında eriyip sonsuzlukta kaybolduğu oluyor. :S Bu yüzden almadım. Gidip bol pamuklu beyaz anane donu aldım. Zaten baktığında aynı para. Atcaksam onu atarım en azından rahat olsun.

Ha, şu don meselesinde bir kafa karışıklığım mevcut. Şimdi sezaryenlerde yara izinin üstüne gelecek çamaşırları öneriyorlar, bato tipi olanlar. Normal doğumda normal çamaşırlarımızı giyebiliyor muyuz peki? Çünkü ben dersimi ona göre çalışmıştım.

Bebekle ilgili en büyük soru işaretlerimden birisi de göbek bağı. Öğğk. O ne biçim bir şey ya, düşsün o hemen. Onun sorumluluğunu almak da zor. Göbekte bir klipsle yaşanır mı yahu? Kaç günde düşüyor o bağ? Gitsin hemen. Bak sırf o göbek bağı yüzünden erkekler çocukları ellemeye korkuyorlar.

Korku demişken... Memeler... Süt... Emzirmek... Mahremiyetin kalmaması... Eskiden daha naiftim emzirme konusunda,  şimdi instagramda bazı emzirme sayfalarını takip ediyorum. Rahatsız oluyorum. Abartmıyor musunuz? En son birisinde "En az 2 yaşına dek emzirin, daha istiyorsa daha da emzirin" diyordu. Ergenliğe kadar yolu var madem???

Geçenlerde bir arkadaşıma gittim, kızı 17 aylık. Hala emiyor. Ne güzel. Kendi memesi kendi kararı. Benim için beslenmenin belirli bir düzeni ve adabı vardır, yetişkinler için de. Sonuçta beslenme en temel,,ilkel, hayatta kalma davranışı. Dediğim gibi benim için yeri ve zamanı var. Bu velet biz otururken başladı meme demeye. Arkadaşım da açtı memesini bir süre emzirdi, tamam. Ama sonra velet sıkıldıkça gitti geldi emdi, memeler ortada.  Alışmış olduğu için sıkıntı yaşamıyor belli ki. Ben de onun o halinden rahatsız olmadım. Dediğim gibi onun memesi, onun çocuğu. Ama sanırım benim için pek uygun değil. Bebekken algılaması zor elbette ne zaman isterse o zaman beslenecek. Ama bir süre sonra ben düzen isterim arkadaş. Zor işler yani.

Yine aynı arkadaşım bana bebek odası aldınız mı diye sordu. Aldık dedim. "Ahaha iyi yapmışsınız, bizim için çok güzel çamaşır deposu oldu, yıkadıklarımı bebek yatağına yığıyorum." dedi. "Kullanmıyor musunuz?" dedim. "Yok, bir kere bile yatmadı." dedi. Bulutlar arasında kabustan uyanan ben içimden "HAAAAAAYIIIIIIIEEEEEERRR!" çığlıkları atmaya başladım. Ben yatağında yatsın istiyorum ya! Bana ne!

Ama o hep fazla anaçtı. Bense hep fazla domuzdum. Bence başarabilirim. :D

39+6 
O zaman sizleri neredeyse 40 haftalık göbeğim ve zebralı pijamamla selamlıyorum. Umarım bir sonraki yazıda doğurduğumu ilan ederim.

Bu arada isim buldum. Hala bulduk diyemiyorum çünkü kocam için hala net değil. Ama ben kararlıyım. Bence benim dediğim olacak. :D




27 Eylül 2017 Çarşamba

Ağlama duvarı

Hamile yazılarından ziyade konuşamadıklarımı burada "çığırma" haline döndü bu blog. Hoşnut değilim. Amacım genel olarak hamilelik süreci içinde kalemle yazamadığım günlüğü buraya yazıp kendime anı bırakmaktı. Geri dönüp baktığımda ise hep bir yakınma, endişe ve buna benzer nahoş duygularımın yeşerdiği bir alan haline döndürmüş olduğumu görüyorum. Mutlu zamanları yazmanın sanki mantığı yokmuş da kötü olanların anlatılası varmış gibi. Ona ihtiyaç duyuyorum aslında. Diğeri zaten zamanda eriyip gidiyor.

Blog amacından sapınca ben!


38. haftayı geçtim. Hala doğurmadım. Hala doğurmasam mı diye düşünüyorum. :D Çünkü beni çok çok çok KOCAMAN panikleten şeyler var. Başa çıkmakta zorlanıyorum. Terapi eğitim sürecim birkaç aylığına askıya alındı. Mecburen. Bir de araya yaz tatili girince epeyce bir zamandır eksik hissediyorum kendimi. Aslında çalışmaya nasıl da ihtiyacım var.

Sorun istediğim şeyi söyleyememek. Dolaylamak. Ve en sonunda ne istediğimi karşı taraf zihin okuyamadığından anlayamadığı gibi olayın dönüp dolaşıp benim mızmızlığıma bağlanması ve kendi içinde daha da büyük kaos oluşturmak. Hele ki hamilelik dönemine eşlik eden bol gözyaşı da işin içine eklenince rezillik diz boyu!

Kocamın bana daha fazla yardım etmesini istiyorum. Bana görev olarak biçilmiş - ki bunu kendim yaptım.- mesela yemek hazırlamak, çamaşırları makineye atmak, ütülenecekleri ve dolayısıyla giyilecekleri ayarlamak, bunu bin kez yazdım ama hayvanlarımızın bakımını yapmak ya da yapılması gerektiğini hatırlatmak gibi şeylerin görev olmaktan çıkıp kişisel sorumluluk haline dönmesini istiyorum. Bunu istediğim için kendime sinir oluyorum. Tipik Türk karı kocası modundayız, bu daha da çok sinirimi bozuyor.

Şu zihniyette bir kadın olsaydım pembik mutfağıma "Gebenin mutlu mutfaği" yazılı panolar alır, her gün zibilyon çeşit yemek pişirir, #sunumperisi yazarak IGde takipçi kasardım.  Ve sonsuza dek mutlu yaşardık. 

Taleplerim daha çok gelecekle ilgili kaygılarımdan kaynaklanıyor. Bugün sabah kahvaltı hazırlarken üç kez yanına gittim ve yataktan kalkmasını söyledim. Gittim, sarıldım, öptüm... İşe gidecek olan o, ama ben sadece ona hazırlık yapmıyorum. Gelecekte de sadece ona hazırlık yapmayacağım. En son geri dönüp baktığımda kafasına kadar pikeyi çekmiş hala yatakta yatıyordu. Ben de o sırada mutfakta cebelleşiyordum. Gözümün önündeki sahne ortalıkta talepkar bir çocuk, kafayı yemiş bir ben ve yatakta karpuz gibi yatan bir koca olunca bir anda yine devreleri yaktım. Yine de sakince, " Hadi ama bak hala kalkmamışsın." dedim. Ve o mızıldanmaya başladı. Ve her zamanki gibi muhabbet en sonunda "Sen bir daha bana kahvaltı hazırlama." ya bağlandı. "Ben bunu sadece senin için yapmıyorum ki." dedim. Ama orada tıkandı gitti konuşma. Sanırım ben de tartışırken çok çabuk küsüyorum. Nereye varacağını bilmediğim için daha fazlasına cesaret edemeyip susup işte burada, çözümsüz bir şekilde yazıyorum. Ay kendimden sıkıldım.

Tam bir korku filmi. İmdb: 8.9


Ne bileyim yaa, ne evlilik, ne çocuk sahibi olmak, ne işe gitmek... Başıma iş aldım diyorum. Evlenmeden önce daha sosyal bir hayatım vardı. Daha çok seyahat ediyordum. Evlilik üstü çocuk ile pranga taktım ayağıma diye düşünüyorum.

Bazen hayat çok sıkıcı ve gereksiz. Bazen de güzel oluyor. Dün güzeldi mesela, bugünü sevmedim.

Kedi bile anladı ev tatsız. Uyandığından beri yataktan çıkmadı köftehor. Oysa şimdilerde evin içinde depar atıyor olması gerekirdi.